ZONGULDAK

TTK’nın sit alanına gözlerini mi diktiler?

Zonguldak’ın koruma altındaki gözde yerleri ve mekanları arasında bulunan sit alanındaki TTK Yayla Konağı Misafirhanesi’nin bahçesine anaokulu ve ortaokul yapılacak olmasının kamuoyu nezdinde infial yarattığı gözlemlendi

Abone Ol

Emeğin başkenti kömür kent Zonguldak’ın merkez ilçesinde bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Yayla Konağı Misafirhanesi’nin bahçesine, yapılan plan değişikliğiyle anaokulu ve ortaokul inşa edilmesi için sit alanı (devlet tarafından kamu yararı gözetilerek koruma altına alınan ve bu alanlarda yapılaşmaya, değişime izin verilmeyen, korunması gereken alanlar) dışına çıkarılarak koruma kararının kaldırılmasının infial yaratarak tepkilere yol açtığı görüldü.

Araştırmacı gazeteci Orhan Akyüz’ün, edindiği bilgiye göre, sit alanı kapsamındaki TTK Yayla Konağı Misafirhanesi’nin bahçesinde tadilat yapılarak esnekleştirilip imara açılır hale getirilerek anaokulu ve ortaokulu yapılacağının duyurulmasının ardından uzmanlar, bahçenin içinde sığınak olduğunu ve zeminin altında oluşan subatanın doldurularak alan kazanıldığı, mevcut yerin sit alanı olduğundan kültürel açıdan korunması gerektiğini, aksi durumu ise sakıncalı gördüklerini dile getirdiler.

‘KORUMA KARARININ KALDIRILMASI, ZONGULDAK ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN DUYURULDU’
Maden Mühendisi Ekrem Murat Zaman ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Ali Baltaş, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandılar:
‘’Koruma kararının kaldırılması, Zonguldak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından duyuruldu. 2863 sayılı yasa, 644 sayılı KHK’nin 13/A maddesiyle; 19.07.2012 tarihli ve 28358 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik’ yukarıdaki yasal dayanağa bağlı olarak Ekrem Murat Zaman ve Ali Baltaş soruyor... Doğal sit alanlarının sahip olduğu biyo-ekolojik (tüm canlıların doğal yaşam ortamı) jeolojik hidrolojik, jeomorfolojik ve peyzaj değerleriyle bu alanların sınırlarının ve yukarıda sözü edilen yasa ve yönetmelikte tanımlanan doğal sit kategorilerinin belirlenmesi, kentsel ve doğal sit alanların, endüstriyel miras, anıtsal ve sivil miras örneklerinin korunması görevi kime verilmiştir?
 
‘YAYLA MAHALLESİ’NDE KENTLEŞME 1913’DE BAŞLADI’

Kömürün yönetim merkezi olan Yayla Mahallesi’nde yerleşim, Societe Ottoman d’Heraclee (son adıyla Ereğli Fransız Şirketi) liman imtiyaz sahasında Fransızların yönlendirdiği kentleşme süreciyle 1913’de başlamıştır. Liman mendireği ve limana giden demiryolları, şarjman, şist tüneli gibi sanayi yapılarının yanı sıra Direktörlük Binası, Direktör Evi, Fransız Hastanesi, Ruhban Evi, Kız Okulu, Sinema, Kilise, sığınak ve diğer sosyal konutlardan oluşan Fransız evleriyle Yayla’da 1896’dan 1910’a kadar yapılaşma tamamlanır ve Yayla, Zonguldak’ın gözde mahallesi olarak giderek gelişir. 
(Yapılar Şekli 1’de paylaşılan Yayla Planında görülmektedir.)

Şekil 1- Fransızlar döneminde Yayla Mahallesi yapılaşma planı

‘3 OCAK 1938’DE EKİ’YE DEVREDİLDİ’

Fransızlar döneminde Yayla Mahallesi yapılaşma planı sınırları bir plan dâhilinde belirlenmiş olan söz konusu alan devlet tarafından 3 Ocak 1938 tarihinde Ereğli Kömürleri İşletmesi’ne (EKİ) devredilmiştir. 

Ereğli Fransız şirketi imtiyaz alanında olan bölgede tarihsel yapılaşma 1903’e kadar uzanır. Cumhuriyetten sonra kurulan EKİ için de bu alan kömürün yönetim merkezi olma özelliğini günümüze kadar korumuştur. EKİ sosyal konutları ve tesisleriyle 1945’ten sonra gelişen Fener semtiyle bütünleşmiştir.

‘BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA YAPILAN SIĞINAK BULUNMAKTADIR’

Söz konusu alan, günümüzde Yayla Konağı Misafirhanesi olarak kullanılan Fransız Direktör Evi ve spor alanıdır. Limandaki Fransız Direktörlük binasından bu binaya bir tünelle ulaşılır ve tünelin bitiminde 1. Dünya savaşı öncesinde yapılmış bir ‘sığınak’ bulunmaktadır. Sığınak ve limandan sığınağa uzanan yeraltı yolu Şekil 2’de görülmektedir. 

‘SUBATAN ÜZERİNE TENİS KORTU 1910’DA YAPILMIŞTIR’

Ayrıca Direktör Evi (Yayla Konağı) bahçesinde bulunan ve Şekil 3’de fotoğrafı paylaşılan subatan üzerine tenis kortu 1910 yılında yapılmıştır.

Şekil 2- sahildeki tünelden sığınağa giden galeri.

‘TENİS KORTU, SUBATANIN OLUŞTURDUĞU ÇUKUR ALANDA KURULMUŞTUR’

Jeoloji Mühendisi Ali Baltaş, mesleki sorumlulukla uyarıyor.
Yapılan plan değişikliğiyle anaokulu ve ortaokul yapılması amacıyla Fener Sit Alanı dışına çıkarılan bölge Zonguldak Formasyonuna ait olan Baremiyen (Alt Kretase) yaşlı kireçtaşlarından oluşmaktadır. Formasyonun Zonguldak’ta mostralarının görüldüğü pek çok yerde olduğu gibi söz konusu alanda da bir subatan bulunmaktadır. Subatanlar isminden de anlaşıldığı gibi suların girdiği doğal mağara ağızlarıdır. Söz konusu alanda bulunan doğal mağara, yazılanlara göre 1. Dünya Savaşı yıllarında Fransızlar tarafından sığınağa dönüştürülmüştür. Tenis Kortu ise kireçtaşları içinde oluşan subatanın oluşturduğu çukur alanda kurulmuştur.
 
Aşağıdaki fotoğrafta sığınağın yaklaşık olarak giriş ve çıkış ağızları gösterilmiştir (Şekil-2). Tenis kortunun hemen yanında bulunan sığınağın giriş ağızı; Zonguldak’ın simge tarihi yapılarından olan yıkıldığı için hatıralarda kalan ve son dönemlerinde İşçi Müdürlüğü olarak kullanılan tarihi binanın karşında ise çıkış ağzı bulunmaktadır.

Şekil 3- Anaokulu ve ortaokul yapılması amacıyla plan değişikliği yapılarak Fener Sit Alanı dışına çıkarılan ve koruma kararı kaldırılan TTK Yayla Konağı Misafirhanesi, TTK Yayla Lojmanları ve Türk Eğitim Derneği (TED) Koleji ile çevrelenmiş olan bölge.

‘TENİS KORTU VE SIĞINAĞIN AĞZI TOPRAKLA DOLDURULARAK KAPATILMIŞTIR’

Yakın dönemde TTK tarafından söz konusu alanda bulunan tenis kortu ve sığınağın ağzı toprakla doldurularak kapatılmıştır. Günümüzde bölge üç tarafı topoğrafik yükseltiyle çevrili bir tarafı da toprak doldurulduğu için topoğrafik yüzeyle aynı yüksekliğe sahip bir alandır. Bu nedenle söz konusu alanda yağışlı havalarda sular birikmemekte akabilmektedir. Şekil 4’de subatanın toprak doldurulmadan önceki topoğrafik haritası verilmiştir. Haritadan da anlaşılacağı üzere kireçtaşlarının sular tarafından eritilmesiyle oluşan subatan suların girebildiği çevredeki topoğrafyaya göre dört tarafından da daha alçak kotlara sahip bir alandır.

Şekil 4- Subatanın bulunduğu alanın toprak doldurulmadan önceki topoğrafik konumu

‘SÖZ KONUSU ALANA BİNA YAPILACAK OLMASI AÇIKLANAMAZ BİR DURUMDUR’
Belirtildiğine göre temizlik yapıldıktan ve aydınlatıldıktan sonra kullanılabilecek durumda olan sığınak turizmi geliştirme çabası içinde olan Zonguldak için günümüzde olmasa bile ileride değerlendirilebilecek bir yapı durumundadır. Dünyada örnekleri bulunduğu halde bildiğim kadarıyla ülkemizde başka bir benzerlerinin kullanımda olmadığı sığınak yapısı; sanat galerisi, sergi alanı, hediyelik eşya satış alanı vb. amaçlar için kullanılabilir.

Kent savunucuları olarak yukarıda kısaca tarihsel geçmişini ve jeolojik özelliklerini anlattığımız alan anaokulu ve ortaokul yapılması amacıyla Fener Sit Alanı dışına çıkarılan ve koruma kararı kaldırılan bölgedir. Alanın üç tarafının eğimli topoğrafya ile çevrelendiği subatanın bulunduğu alanın ise toprak dolgusuyla yükseltilerek düz bir alan oluşturulan bölgede aynı anda toplanma alanları ve okul bahçeleri ile birlikte anaokulu, ortaokul ve sığınağın turizm amaçlı kullanılabilmesi için yeterli olup olmadığı değerlendirilmelidir. Aksi durumda dolgu alan inşaat alanı olarak belirlenirse sağlam bina temeli yapılabilmesi için kazılması gerekecektir.  Bu da bina maliyetini artırmanın yanı sıra oluşacak çukurluk alan yeniden bir su toplanma alanına dönüşebilecek ve yeni sorunlar ortaya çıkabilecektir. Kaldı ki aslında subatan olan ancak zamanla doldurularak Zonguldak Şehir Stadı ve Fener Sahası’na dönüştürülen düzlük alanlarda günümüzden yaklaşık yüzyıl önce doğru bir değerlendirme yapılarak bina yapılmazken ulaşılan bunca bilgi birikiminden sonra söz konusu alana bina yapılacak olması açıklanamaz bir durumdur.

SIĞINAĞIN TURİZM AMAÇLI KULLANILMASI İSTEĞİ
Eğer alanda bulunan sığınak da turizm amaçlı kullanılacaksa sığınağın girişine kafeterya benzeri oturma alanı, tuvalet, araç parkı vb. tesisler de kurulması gerekecektir. Çünkü sığınağın çıkış ağzı il merkezinin kurulduğu vadinin doğu yakasında oturanların şehre ulaştıkları ana yol üzerindedir ve burada ayrıca tesis kurulacak bir alan bulunmamaktadır. Sığınak turizm amaçlı değerlendirilebilirse bugüne kadar birçok endüstriyel mirasını kaybetmiş olan ilimiz yeni bir mekân kazanmanın yanı sıra Zonguldak’ın tarihinde yeri olan önemli bir yapısı da değerlendirilmiş olur.
 
‘ANAOKULU VE ORTAOKUL BİNALARININ YAPILMASINA KARŞI OLDUĞUMUZ ANLAŞILMAMALIDIR’
Zonguldak’ın tarihi ile ilgili bu kısa hatırlatmaları ve teknik değerlendirmelerden sonra yazdıklarımızdan anaokulu ve ortaokul binalarının yapılmasına karşı olduğumuz anlaşılmamalıdır. Biz burada hem bahçeleriyle birlikte anaokulu ve ortaokul, hem de sosyal tesisleri de yapılacak bir sığınağın aynı anda işlevlerini sürdürebilecek kadar bir alan olmadığını kentin yöneticilerine ve bürokratlarına hatırlatmak istiyoruz.

TÜM SİT ALANI İÇİN YASA VE YÖNETMELİKLERE KARŞI SORUMLULAR VE YETKİLİLER GÖREVE DAVET EDİLİYOR
Fener Sit Alanı, Zonguldak’ın tarihinde önemli bir yer tutması, insanlar arası ilişkilerin mekâna nasıl yansıdığının somut belgesini oluşturması, kentsel alan tasarımı ile örnek bir yerleşim yeri olması ve kent siluetinde etkili bir görünümü olması gibi nedenlerle kentsel ve doğal sit alanı olarak ilan edilmiştir. Açıklama yapan  kent hakkı savunucuları, sözü edilen imtiyaz alanı (tüm sit alan) için yasa ve yönetmeliklere karşı sorumluları ve yetkilileri göreve davet ediyor.

Anaokulu ve ortaokul planlaması yapılırken, Yayla’ya adını veren SİT alan korunmalı ve subatan dikkate alınmalı’ diyorlar.’’

HABER: ORHAN AKYÜZ