Basın özgürlüğü, haber, fikir ve düşünceleri, çoğaltıcı araçlarla, serbestçe açıklayabilmek özgürlüğüdür. Bilgi ve düşünceleri serbest olarak toplayıp, yorum ve eleştiri yaparak çoğaltabilmek ve bunları serbest olarak yayımlayıp dağıtabilmek haklarını içerir. Basın özğürlüğü kavramını hatırlatmak istedim.
Her iki boyutunu kısaca ifade edecek olursak, basın özgürlüğünün herhangi bir sınırlama olmaksızın özgür haber, bilgi ve fikir akışını sağladığı sonucuna ulaşmak mümkündür . Basın özgürlüğü temel bir hak ve özgürlük olarak Anayasa’nın 28. maddesinde “Basın hürdür, sansür edilemez.” ifadesiyle korunmuştur. Buna paralel olarak Basın Kanunu’nun 3. maddesinde “Basın özgürdür.” ifadesi tekrar hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesini sağlamaktadır. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle toplumda ayrıcalıklı bir konumu bulunmaktadır .
Dördüncü kuvvet olarak addettiğimiz
basın, kamuoyu oluşturma ve gerçekleri
kamuoyuna duyurma gibi önemli bir
sorumluluğu üstlenmektedir. Basın, bu
görevi sürdürürken çoğu zaman iktidarın
nefesini de ensesinde hissetmektedir.
Birçok zorluğun yanı sıra gazete
patronları da basın çalışanlarına göz
açtırmamakta, gazeteciler yasal ve
sosyal haklarını kullanamamaktadır.
Gazetecilerin büyük bir kısmı 212 Sayılı
Kanun yerine 4857 Sayılı İş Kanunu’na
göre çalıştırılmaktadır.