Psikolojik danışman & Advanced Master Trainer Ayberk Aygün, kış aylarının ruh sağlığı üzerinde önemli etkilerinin olduğuna dikkat çekerek bu aylarda depresyona girenlerin sayısında artış olduğunu açıkladı. Ayrıca Aygün, bu aylarda tüp sağlığımızı nasıl korumamız gerektiğini ve ruh sağlığımızı nasıl iyileştirmemiz hakkında önerilerde bulundu.
“Kış aylarının ruhsal sağlığımız üzerinde önemli etkileri vardır. Kısa günlerin, soğuk havanın ve azalan gün ışığının depresyon, anksiyete ve uyku bozuklukları gibi ruhsal sorunlara yol açabileceği bilinmektedir.
Kış aylarında ruhsal sağlığımızı etkileyen faktörler arasında Kısa günler, Soğuk hava ve Azalan gün ışığı bulunuyor. Kış Aylarında Depresyon Oranlarının Artışı Kış aylarında depresyona yakalanma riski, özellikle de gündüz saatleri kısa olan ve soğuk iklimlerde yaşayan kişilerde daha yüksektir. İskandinavya gibi soğuk ve güneşli gün saat ve sayısının az olduğu coğrafyalarda yaşayan insanlar üzerinde yapılan bir araştırma sonucunda soğuk iklimlerde ve kutup çizgisine yakın bölgelerde yaşayan insanların, genel olarak daha açık göz rengine sahip olmalarının kış depresyonuna adaptasyonla ilgili olabileceği düşünülmektedir.
Araştırmalar, İsveç ve Norveç'te yaşayan açık göz rengine sahip kişilerin, koyu göz rengine sahip kişilere göre kış depresyonuna yakalanma riskinin daha düşük olduğunu göstermiştir. Bu araştırma sonuçları, göz renginin kış depresyonuna karşı bir adaptasyon mekanizması olabileceğini düşündürmektedir.İskandinavya gibi soğuk iklimlerde yaşayan insanlarda, açık göz renginin kış depresyonuna karşı bir adaptasyon mekanizması olabileceği düşünülmektedir. Açık göz rengine sahip insanlar, koyu göz rengine sahip insanlara göre daha fazla güneş ışığını emmeleri nedeniyle, daha fazla serotonin üretmelerine ve kış depresyonuna yakalanma riskinin daha düşük olmasına yardımcı olabilir.
Serotonin ve melatonin, uyku düzenimizi de etkileyen iki önemli hormondur. Serotonin, uyku düzenimizi düzenlemeye yardımcı olur. Melatonin ise uyku hormonu olarak bilinir ve uyku ihtiyacımızı artırmaya yardımcı olur.
Geceleri ve karanlıkta melatonin üretimi artar. Bu da, uyku ihtiyacımızın artmasına ve uykuya dalmamızı kolaylaştırır.
Kış aylarında gün ışığının azalması, melatonin üretiminin artmasına ve uyku ihtiyacımızın artmasına neden olabilir. Bu da, uykusuzluk ve depresyon riskinde artışa neden olabilir.
“ KIŞ AYLARINDA RUH SAĞLIĞIMIZI NASIL KORUR VE İYİLEŞTİRİRİZ”
Kış aylarında, gün ışığının azalması, havaların soğuması ve kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirme gibi faktörler, ruh halimizi olumsuz etkileyebilir. Bu dönemde depresyon, anksiyete ve uyku bozuklukları gibi sorunlar yaşama riskimiz artabilir.Kış aylarında ruh sağlığımızı korumak için yapabileceğimiz birçok şey var. İşte bu konudaki bazı öneriler.
• Gün ışığından faydalanmaya özen gösterin. Gün ışığına maruz kalmak, serotonin hormonu üretimini artırmaya yardımcı olur. Bu nedenle, kış aylarında mümkün olduğunca gün ışığından faydalanmaya çalışın. Evde vakit geçirirken, pencereleri açarak gün ışığını içeri alın. Gündüzleri dışarıda yürüyüşe çıkın veya parkta vakit geçirin.
• Düzenli egzersiz yapın. Egzersiz, serotonin hormonu üretimini artırmaya ve depresyon riskini azaltmaya yardımcı olur. Bu nedenle, haftada en az 3-5 gün, 30-60 dakikalık orta düzeyde egzersiz yapmaya özen gösterin. Evde egzersiz yapmak istemiyorsanız, kapalı spor salonuna gidebilirsiniz.
• Sağlıklı beslenin. Sağlıklı beslenmek, genel sağlığımız için olduğu kadar ruh sağlığımız için de önemlidir. Bu nedenle, meyve, sebze, kepekli tahıllar ve sağlıklı yağlar gibi besleyici besinleri bol miktarda tüketin.
• Yeterince uyuyun. Uyku, ruh sağlığımız için çok önemlidir. Yeterince uyumak, stresi azaltmaya, konsantrasyonu artırmaya ve depresyon riskini azaltmaya yardımcı olur. Bu nedenle, her gece 7-8 saat uyumaya özen gösterin.
• Sosyalleşin. Havalar soğuk olsa da ruh sağlığımız açısından sosyalleşmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz dönem kış mevsimi olabilir. Sosyalleşmek, yalnızlığı azaltmaya ve depresyon riskini azaltmaya yardımcı olur. Bu nedenle, sevdiklerinizle vakit geçirmeye ve yeni insanlarla tanışmaya çalışın.
“SEROTONİN VE MELATONİN HORMANLARINIZIN AZALDIĞINI NASIL ANLARSINIZ”
Serotonin, vücudumuzda önemli roller oynayan bir hormondur. Ruh halimizi, uykuyu, iştahı, ağrıyı ve öğrenmeyi düzenlemeye yardımcı olur. Serotonin ayrıca sindirim sisteminde de önemli bir role sahiptir.
Serotonin, bağırsak duvarlarında bulunan hücreler tarafından üretilir. Bu hücreler, serotonini kullanarak bağırsak hareketlerini düzenler, sindirim enzimlerinin üretimini uyarır ve iltihaplanmayı azaltır.
Serotoninin sindirimdeki rolü şu şekilde özetlenebilir:
• Bağırsak hareketlerini düzenler: Serotonin, bağırsak kaslarının kasılmasına yardımcı olarak bağırsak hareketlerini düzenler. Bu, yiyeceklerin sindirim sisteminden geçmesini sağlar.
• Sindirim enzimlerinin üretimini uyarır: Serotonin, bağırsaklarda bulunan enzimlerin üretimini uyarır. Bu enzimler, yiyeceklerin parçalanmasına ve sindirilmesine yardımcı olur.
• İlthaplanmayı azaltır: Serotonin, bağırsaklarda iltihabı azaltmaya yardımcı olur. Bu, bağırsak sağlığını korumaya yardımcı olur.
Serotonin üretiminin azalması, sindirim sorunlarına yol açabilir. Örneğin, serotonin üretiminin azalması, kabızlık, ishal, gaz ve şişkinlik gibi sorunlara neden olabilir.
Melatonin üretiminin anormal olduğunu gösteren işaretler ise şunlardır;
Melatonin, vücudumuzda geceleri salgılanan bir hormondur. Uykuya dalmamızı ve uyku kalitemizi düzenlememize yardımcı olur. Melatonin üretiminin anormal olması, uyku sorunlarına, ruh hali değişikliklerine ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilir.
Melatonin üretiminin anormal olduğunu gösteren bazı belirtiler şunlardır:
• Uykuya dalmakta veya uykuda kalmada güçlük
• Sabah erken uyanma
• Gündüz yorgunluk
• Ruh hali değişiklikleri, depresyon veya anksiyete
• Ağrı
• Kilo alma veya kilo verme
• Dikkat dağınıklığı veya hafıza sorunları
Yukarıdaki önerileri düzenli yapmaya özen gösterirsek melatonin ya da serotonin hormonlarının normal bir şekilde üretilmesini sağlayabilir. Ruhsal ve fiziksel açıdan daha sağlıklı bir kiş mevsimi geçirebiliriz.
Bu durumun önemini fark eden İskandinav ülkelerinde; kış aylarında -20℃ yi bulan sıcaklıklarda dahi çocukları dışarıda vakit geçirmeye teşvik etmektedirler” dedi.
Emre Can Bayram