Ak Parti Zonguldak Milletvekili Muammer Avcı, toplum nezdinde kibirli ve egoist bir figür olarak görülen Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'ın belediyecilik başarılarını överken, sanki bir yandan da eleştirinin dozunu ayarlamayı ihmal etmedi.
Avcı'nın methiyeler düzdüğü Alan için, "Kibirden uzak olmak nedir, bahane değil çare üretmek nedir, örnek belediyecilik nasıl yapılır, Ömer Selim Alan bize gösterdi" ifadelerini kullanması, bazılarına göre siyasetin samimiyetle ironinin dans ettiği bir anın ta kendisiydi. Avcı, Alan'ın belediyecilik performansını göklere çıkarırken, Alan'ı tanıyanlar ve eski günleri hatırlayanlar, bu övgülerin altında yatan gerçekleri anlamış gibi bu sözleri "Duyda inanma. Avcı’da ne yapsın? Siyaset yapıyor işte! Ömer Selim Alan'a ima yoluyla aslında yüzüne gerçekleri vuruyor. Kibiri ve egoyu sende gördük" şeklinde yorumladılar.
Peki, gerçekten de Milletvekili Avcı'nın sözleri arasında bir ironi mi saklıydı? Belki de siyasetin o kurnazca dokunuşlarından biriyle karşı karşıya kalmıştık. Zira Avcı'nın konuşmasının devamında "Bizlerde Zonguldak’ımızda özellikle AK Parti Belediyeciliğinin yapıldığı dönemlerde çılgın projelere imza attık" demesi, bir yandan da kendi partisine ait belediyeciliğin başarılarını vurgulama gayreti gibi görünüyordu.
Avcı'nın, "2019-2024 belediyeciliğinde insanımızın yaşam konforuna değecek bütün işler Ömer Selim Alan tarafından hayata geçirildi" sözleri ise, sanki Alan'ın icraatlarına bir kalkan oluşturuyor gibiydi. Ancak "Cumhurbaşkanımız Türkiye yüzyılını açıkladı. Ülkemizde Türkiye yüzyılına uygun icraatlar yapılıyor" diyerek ulusal politikalara bağlaması, yerel yönetimlerin genel politikaların gölgesinde kalabileceğinin de bir işaretiydi.
Milletvekili Avcı'nın konuşmasının finalinde "Belediye Başkanımız geçmişte yapmış olduğu icraatlarını anlatacak" demesiyle, adeta Alan'a pas atarken, "Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı diyerek bizleri nelerin beklediğini duyacağız" ifadesiyle de gelecekteki vaatlerin sinyalini vermiş oldu.
Sonuç olarak, Avcı'nın konuşması, siyasetin o muğlak sularında dolaşan bir gemi gibi hem övgü hem de eleştirinin sınırlarında gezindi. Belki de bu, Zonguldak'ın siyasi manzarasında sıkça rastlanan bir durumdu. Ancak bir şey kesindi ki; siyasetin dili ve ironisi, Zonguldak'ta her zaman için kendi yolunu buluyor ve bu yolda gidenler, hem alkış alıyor hem de eleştirilerin hedefi oluyor.
Ve belki de en önemlisi, siyaset sahnesindeki bu tür konuşmalar, vatandaşların gerçekten inanacakları bir hikayeye değil, daha çok siyasilerin "dostça" eleştirilerine tanık olmalarını sağlıyor. Bu da siyasetin sadece sözlerden ibaret olmadığının, perde arkasında çok daha karmaşık ilişkiler ve hesaplaşmaların olduğunun bir kanıtı gibi duruyor.
