Yaptığım bir çok işlerin yanında görüşlerimi paylaşma imkanı bulduğum medyadan büyük haz duyuyordum, bu nedenle yazı yazmak benim için apayrı bir şey ve en yoğun olduğum zamanda bile yazmasam yaşantımda bir eksiklik hissediyorum, daha doğrusu ediyordum ama şimdi biraz farklı bakıyorum. Yazı yazma işini yapanlar ulusal ve yerel medyayı yakından takip ederler, kim ne yazmış diye, ben de aynısın yapıyordum. Yıllardır değişir ve gelişir diye bekledim ama gördüğüm: bu medya dünyası, dahası Zonguldak’taki medya dünyası ne değişti, ne de değişecek bir emare bıraktı. Farklı kişiler, farklı zamanlarda aynı şeyleri yapıyorlar, zerre kadar ne bir ilerleme var, nede bir düzelme emaresi. Yerel medya deyip geçmeyelim o kadar saygın ve değerli kalemler var ki ve o kadar hayati öneme sahip konuları işliyorlar ki her biri başlı başına ders niteliğinde.
Sürekli Ali KAYA ve benzeri değerleri yakından takip ederdim. O ve onun gibi değerli insanların yazdıkları ve değindikleri konular: sürekli bel altı çalışan ve yazılarında Türkçenin zenginliğini kullanarak birilerine en ağır hakaretleri eden ama sorunca da; “ben öyle anlamda demedim” gibi kıvırmalar yapan, eğitim, kültür açısından ilkokul 2. Sınıf seviyesinde anlayışa sahip insanların yazdıkları, Prof. Şenol Hakan KUTOĞLU’nun yazdığı bilimsel makaleleri bile gölgede bırakacak okunma oranına sahip, bu nasıl oluyor? Yıllardır bu işin içinde birisi olarak anlayabilmiş değilim. Geçen gün emekli bir öğretmen ile sohbet ederken konu bu meseleye geldi ve ben de sordum: Hocam bu neden böyle? Diye, Aldığım cevap; Ben de onları her gün okuyorum ama gülüp geçiyorum. Meselenin özeti bu, bu halk basit, yüzeysel ve dedikodulu yazılardan hoşlanıyor, Zonguldak küçük bir kent olduğundan yazılan her dedikodunun muhatabını ya tanıyordur, ya akrabasıdır, ya da düşmanıdır. Olaya şöyle bakıyor sanırım: Tanıyorsa “Ya ben bunu yakından tanıyorum” . Akrabasıysa “ bu benim akrabam”, düşmanıysa “ mına koyduğum” gibi yaklaşımlarla çevresine hava atıyor. Ülkemizin geneli de bu kente benziyor, günlük gazeteyi alan okur ilk spor sayfasına bakıyor, haberlere bakmıyor bile çünkü yanındaki ile asgari müştereği ve tartışacağı konu o haftaki hakem hatalarıdır ve saatlerce tartışırlar.
Neden böyle bir yazı yazma gereği duydum? Üzülüyorum, kimse beni okusun diye bir derdim yok, kimseyi de değiştirmek gibi bir amacım da yok, ama günlük olaylara duyarsız yaklaşımların doğuracağı sonuçları hep yaşadık, yaşıyoruz ve tarih hep tekerrür ediyor, bizler bir türlü ders çıkarmıyoruz. Ben bile aynı hataya düştüm görüyorsunuz, yazdığım okunsun diye attığım başlık sırf okurun dikkatini çeksin istedim ve aslında ne demek istediğimi anladınız sanırım. Anlamadınız bu yazının başlığındaki :”HAS…?” ın muhatabı benim, bütün olayları yerli yerine koyduğumda çıkardığım sonuç bu, yani kendime çektim.
https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-has-302.html