Basitçe anlamı: kendini başkasının yerine koymaktır.

Bu anlamı ne kadar açarsanız açın hep aynı kapıya çıkacaktır.

Neden “Empati” diye başladım?

Çünkü buna o kadar çok ihtiyacımız olduğu dönemlerden geçtik ve geçiyoruz ki eğer empati yapamazsak asla birbirimizi anlayamayacağız. Eğer bunu başaramazsak sadece biz kaybedeceğiz, bizden kastım;

Bu bayrak altında yaşayan ve rengi ırkı, inancı ne olursa olsun ayrım yapmadan hepimiz kaybedeceğiz, çünkü yaşanan bunca acılardan ve bu acıları birebir yaşayarak bile ders almadığımızdan biz kaybedeceğiz.

Bu güne kadar yaşanan acıların hep sonuçlarına göre tavır aldık ve asla sebeplerine bakmadık. Bu gün bize medeni bir yaşam tarzının kapılarını açan Cumhuriyet’imizin ilk yıllarından başlayarak, bu güne kadar hep sonuçlarla meşgul olduk, sebeplerin üzerini despot yaklaşımımızla örtmeye çalıştık.

Şimdi bazı olayları irdelemekte fayda var, “Yaşananlardan ders alınsaydı tarih tekerrür etmezdi” diye bir tabir var ve çok doğrudur.

Cumhuriyet devrimleri elbette yapılmalıydı buna kimsenin itirazı yok, dediğim gibi medeni bir yaşam tarzının kapılarını açtı, ama belli bir yaşam tarzına alışmış ve bu yaşam tarzından menfaatlenen bir kesimin elinden birden bire oyuncağı alındı, onların sudan çıkmış bir balık gibi çırpınan ruh hallerini anlamak yerine, yine despot bir yaklaşımla üzerine gidildi, “Benim gibi düşün ve yaşa” denildi, bu kesim susarak kinlerini içlerine attılar.

Oysa asıl empati burada yapılmalıydı, devrimlerin nedenleri, niçinleri, sebepleri ve sonuçları her kesime anlatılmalıydı, empati yapılarak bu ezber bozan yaklaşımlara bir de onların penceresinden bakılmalıydı.

En basit anlamıyla devrim şehidimiz Kubilay olayında bu güne kadar hep sonuçlar üzerinde duruldu ve durulmaya da devam ediliyor, oysa bu canice vahşeti yapanların neden bu duruma geldiği ve hangi sebeplerin bu vahşeti hazırladığı konusu hiç tartışılmadı, böyle bir tartışmayı değil, tartışmamayı tabu saydık, bu yazıyı okuyan bazı dostlarımın bile vereceği tepkiyi tahmin edebiliyorum, yani empati yapabiliyorum acımasızca eleştirileceğim.

Kısacası; İnananların giyim-kuşam ve yaşam tarzlarını sistemin dışında görmek, onları küçümsemek despot yaklaşımın bir sonucuydu. Ülkemizin önemli unsurları arasında var olan ve var olmak isteyen toplulukları sistemin dışında tutma çabaları da despot yaklaşımın bir sonucuydu ve empatiden yoksun bir yaklaşımdı.

Cumhuriyetin ilk yıllarından beri; cumhuriyet ilkelerinin kağıt üzerinde yazılan mükemmeliyeti yerine küçük ve etkili bir kesimin sürekli olarak: “Benim gibi düşün, benim gibi yaşa” dayatmaları ön planda tutularak ve cumhuriyetin her kesimi kucaklayan ruhuna ters olarak despot bir yaklaşım sergilendi.

Bir kesim: “Bayrak bizimdir, bizden çok hiç kimse sevemez” dedi, bir kesim “Atatürk sadece bizimdir, siz bizim kadar sevemezsiniz” dedi, bir kesime yıllarca ; “Sen bizden değilsin, gerisin, cahilsin, bu memleketin asıl sahibi biziz siz de kim oluyorsunuz” dendi.

Ve sonuç olarak; dışlanma, aşağılanma, hor görülme ve ötekileştirmenin bir sonucu olarak bu günlere gelindi, hala empatiden eser yok ama her iki tarafta bu süre içinde ve kendi içlerinde güçlendi, derlendi, toparlandı şimdi karşımızda kötü bir gidişatın sonucu olarak durmaktadırlar.

Zonguldak'ın ilçesinde başkan vefat etti | Zonguldak haber Zonguldak'ın ilçesinde başkan vefat etti | Zonguldak haber

Menderes’in iktidara gelmesi bile bir sonuçtu ve hep sonucu tartıştık, hiç birimiz Menderes’in iktidara geldiği sebepleri tartışmadık. Yanlış yaptı, doğru yaptı bunların bir önemi yoktu çünkü bunlar bir sonuçtu.

Yargıladık astık, sonra da “pardon” dedik iade-i itibar ettik. Demirel iktidarları bir sonuçtu. Yaşanan ihtilaller bir sonuçtu, Başörtülü anneyi oğlunun yemin törenine almamak bir sonuçtu, Etnik kökenine bakarak veya geçmişine bakarak insanları memur yapmak-yapmamak bir sonuçtu, Ülkemizin bir bölümüne her türlü hizmeti götürmek, bir bölümünü fakirleştirerek ağalara, aşiretlere teslim etmek, topraksız ve yoksul bırakmak bir sonuçtu, Sahneye konmak istenen mezhep çatışmaları ve bu yöndeki çabalar bir sonuçtu, Sağ-sol çatışmalarını sahneye koyma çabaları bir sonuçtu, Sivas, Kahramanmaraş, Çorum v.s bir sonuçtu, Özallı yıllar, Tansulu yıllar, Mesutlu yıllar ve şimdi de AKP'li yıllar, yaşanan bu süreçlerin bir sonucudur.

Olayları önü-sonu araştırmak yerine hep faşizan bir yaklaşımla ve ağrı kesicilerle bu günlere gelindi ama artık metabolizma tedaviye cevap veremez duruma geldi. Aslında çok geç değil henüz her şey de bitmiş değil, yeniden birlikte yaşamaya başlayabiliriz bu mümkün.

Bu vatan hepimizin canı-kanıyla sulanmıştır ve hepimize yeter, yeter ki biraz empati yapalım...

 

https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-empati-340.html

Editör: TE Bilisim