Rabbimize hamd olsun;
Rebi’ul evvel ayının 11.ve 12.gece arası olan,28 Ekim’i 29 Ekim’e bağlayan Çarşamba Günü gecesi sevgili peygamberimizin dünyaya gelişi dolayısı ile Mevlit Kandili gecesinde İslam ülkelerinde ve ülkemizin her köşesinde mevlitler okuyarak, Peygamber efendimizin hayatını okuyarak, güzel ahlakı ile ahlaklanmak için bol bol güzel huylarını hatırlayarak ve hatırlatarak huzurla idrak ettik.
Resulullah efendimizi çok sevmemizin lazım olduğunu bildiren bir çok hadis-i şeriften bir ikisinde buyuruluyor ki,
“Bir kimse, beni çocuğundan, babasından ve herkesten daha çok sevmedikçe iman etmiş olmaz.”
“Bir şeyi çok seven, onu çok anar.”
Bütün islam alimleri zaten Resulullah Efendimizi çok sevmemizi, Onun ahlakı ile ahlaklanmamızın gerektiğini ve Onu çok anmamızın gerektiğini anlatmışlar ve yazmışlar.
Allahü Teala bir insanda bulunabilecek,görünür-görünmez bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri, bütün güzellikleri, Habib’i, Mahbubu, Sevgilisi Muhammed Aleyhisselamda toplamıştır.
Bizim gibilerde ondan bahsederek kendi kelamlarımızı ve yazılarımızı kıymetlendirmiş oluruz.
İşte tamda bu günlerde geçtiğimiz yüz yıllarda, Osmanlı menfaatlerine zarar verince yaptıkları gibi yine FRANSA’ dan cibiliyetlerine uygun olarak dinimize saldırılar geldi.
Son günlerde AFRİKA’daki sömürü çarkına RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ın AFRİKA açılımı ile çomak sokup rantlarının sekteye uğratması ile iyice ekonomisi bozulan, eskisi gibi meydanı boş bulup rahat sömürü yapamayan FRANSA VE HOLLANDA gibi ülkelerin siyasetcileri,
DİNİMİZE ve Ülkemizi ayağa kaldıran RECEP TAYYİP ERDOĞAN’a saldırarak içerideki kaybedişini, halklarının geçim sıkıntısını gözlerden saklamaya çalışıyorlar.
Bu çirkin dil,
ERDOĞAN düşmanlığı zirve yapmış ve NEFRET suçu işlemiş MACRON’un makamını kaybetmek üzere olduğunu görmesi ile ruh halinin iyice bozulmasının tezahürü olsa gerek.
Güya dini özgürlükleri savunan, inançlara saygıyı dillerinden düşürmeyen ALMANYA’da, Camilerimize postalları ile polis baskınları yapılıyor.
Bu adi tavırlara karşı açıkça isyan edebilen tabii ki cesur liderimiz Cumhurbaşkanımız RECEP TAYYİP ERDOĞAN olmuş ve bundan cesaret alan birkaç ülke liderinin tepkiside arkadan gelmiştir.
Ülkemizde ise maalesef MHP Genel Başkanı DEVLET BAHÇELİ’den başka bir liderin (kendilerini efendileri kabul ettiklerinden olsa gerek)yüksek tonda bunların taptıklarına(yani ürünlerine) BOYKOT’a yanaşamadıkları gibi, boykota karşı durmuşlardır.
Ancak RECEP TAYYİP ERDOĞAN gibi cesur olamayan,
siyonistlerin uşağı durumunda olan,
ses çıkarırsa koltuğunu kaybetme korkusunda olan İslam ülkelerinin yönetcilerinin,
ülkemizde makam hırsı ve ERDOĞAN düşmanlığı ile kalpleri mühürlenenlerin aksine,
Ülkemizin ve İslam ülkelerinin dini bütün (mankurtlaştırılamamış) vatandaşları bu mahlukların gerçekte neye taptıklarını iyi anlamışlar,
Bu taptıklarını tehlikeye sokacak (ekonomik boykotla karşılaşıncada) adımlada hepsi ne olduklarını şaşırmışlar ve çark etmeye çalışmışlardır.
Böylece bu mahluklara karşı en etkili silah, bir defa daha ortaya çıkmıştır.Bunlar Paraya taptıklarına göre, anladıkları tek dilde bu olmaktadır.
Artık şunu iyi anlamalıyız ve karar vermeliyiz.Ne olursa olsun başta dinimize adice saldıran FRANSA’ya ve İSLAMOFOBİ’ye pirim veren her ülkeye ait her ürüne boykot etmemiz gerekmiyor mu ?
Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği gibi bunlar bize diz çöktürmek için hemen ambargoya başvuruyorsa, bizim de ne pahasına olursa olsun YERLİ VE MİLLİ olanı tercih etmemiz gerekmiyor mu ?
Ah vah edeceğimize en etkili silah olan ekonomik boykot şahsımızın prensibi olmalı.
Dinimize, kutsallarımıza saldıranlara verebileceğimiz en etkili bireysel karşılık onların ürünlerini BOYKOT etmektir.
Tüketiciler bu boykotun en büyük gücüdür.
Tüccarlar ise bu boykotun devamlı olması için en uyanık olması gerekenlerdir.
MACRON’un kullandığı NEFRET dilinden çıkan, kışkırtıcı açıklamalarla belkide anarşik ortam oluşturup Müslümanların yaşamlarını dahada kıstlamak istiyor.
Ancak ekonomik boykotlar onları çok korkuttu ki, Müslüman ülkelerin kukla idarecilerine, bu boykotu durdurun diye açıktan talimat vermeye mecbur kaldı.
MACRON bile yarım ağızda olsa yanlış anlaşıldığını söylemeye mecbur oldu.
Buradan bir defa daha anlıyoruz ki bu adamlara verebileceğimiz demokratik yollardan en etkili tepki,
ÜRÜNLERİNE BOYKOT uygulamak ve YERLİ MİLLİ ÜRÜNLERE destek vermektir.
Gün laf değil, icraat günüdür.
Bu ülkelerden alacağımız her ürünün dinimize ve ülkemize saldırıya destek olacağını unutmayalım.
Dinine saldırana sen çok ama çok kolay engel olabilirsin...............
FERT FERT ÜRÜNLERİNİ BOYKOT EDEREK VE NAZIN GEÇENLEREDE BOYKOTU TEŞVİK EDEREK,
TÜCCARSAN ALTERNATİF ÜRÜNLER SUNARAK,
ONLARA ANLADIKLARI DİLDEN CEVAP VERMİŞ OLURUZ.
KEMAL KILIÇDAROĞLU’nun dostlarına bir şey söylemesini beklemiyoruz da,hala MERAL AKŞENER’in, ERDOĞAN’a karşı kullandığı agrasif dille olmasada dilinin ucuylada olsa MACRON ve diğerlerine boykot uygulanması ile ilgili yüksek tonda bir söz söyleyememeleri çok ibretlik değil mi?
DİNİMİZE ÇİRKİNCE SALDIRANLARA ÜLKEMİZDE KİM KORKUSUZCA CEVAP VEREBİLDİĞİNE,
KİMİN AĞZINA ALACAĞI BİR KEMİK UĞRUNA SESSİZ KALDIĞINA İYİCE BAKIN.
https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-dinine-saldIranlara-diz-cokturenlerden-olabilirsin-359.html