BEÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Füsun Cömert yeni koronavirüs hastalığı (COVID-19) ve PCR testi hakkında açıklamalarda bulundu.

 

Tüm dünyayı etkisi altına alarak gündemin ana maddesi olan ve yaklaşık 3,5 milyon kişiye bulaşan koronavirüs ve PCR tanı testi ile ilgili olarak Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun Cömert açıklamalarda bulundu.

Viral enfeksiyonların tanısı için en yaygın kullanılan yöntemlerden birisinin PCR (polimerize zincir reaksiyonu ) yöntemi olduğunu belirten Prof. Dr. Füsun Cömert açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “PCR yöntemi virüse ait olan genetik materyalin çoğaltılarak gösterilmesi temeline dayanır. PCR, yöntemin İngilizcesinin baş harflerinin birleşmesinden oluşmaktadır. Virüsler çoğalabilmek için canlı hücreye gerek duyan mikroorganizmalardır. Boyutları ışık mikroskobu ile görülemeyecek kadar küçüktür. Bu yöntemde hastadan alınan örnekte bulunan hücreler parçalanarak virüsün dışarıya çıkması sağlanmakta, ardından virüs de parçalanarak genetik materyali elde edilmektedir. Yeni koronavirüs hastalığına yol açan SARS CoV-2, bir RNA virüsüdür. Viral genetik materyali elde ettikten sonra çoğaltılması için gerekli olan kimyasallar ilave edilerek, genetik materyalin çoğalması için gerekli sıcaklık döngüleri sağlayan bir cihaza konularak, belli bir süre işlemden geçirilmesi gerekmektedir. Virüs çoğalma aşamalarında floresan boyaya tutunmakta, floresan boyanın görüntülenmesi yazılım programı aracılığı ile görülür hale getirilmektedir. Virüsün var olduğunu gösteren ışımalar anlık olarak izlenebilmekte, bu nedenle yöntem gerçek zamanlı (real time)  PCR olarak adlandırılmaktadır.”

 

 

"Hastanemiz mikrobiyoloji laboratuvarı

İlimizde yetkilendirilmiş tek tanı laboratuvardır"

 

Ülkemizde ilk olgunun belirlenmesinden sonra, bu testin önce Ankara Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Viroloji Laboratuvarı ile belirli Halk Sağlığı laboratuvarlarında çalışıldığını belirten Prof. Dr. Füsun Cömert, ayrıca şunları söyledi: “Ülkemizde ilk olgunun belirlenmesinden sonra, bu test önce Ankara Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Viroloji Laboratuvarı ile belli Halk Sağlığı laboratuvarlarında çalışılmıştır. Ancak kısa süre içinde olgu sayının artmasıyla, bu laboratuvarlar ihtiyacı karşılayamayınca, laboratuvar sayısının ivedi olarak arttırılması gerekmiştir. Solunum ve damlacık ile yayılan bu virüs ile çalışma yapabilmek için gerekli biyolojik güvenlik düzeyi koşullarını karşılayan ve ekipmana sahip laboratuvarlar gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı mevcut olanakları ile bu testi çalışabilecek laboratuvarları belirleyerek, bu laboratuvarlara kendi adına test yapma ve sonuç verme yetkisi vermiştir. Bu test ülkemizde sadece yetki almış laboratuvarlar tarafından yapılmaktadır.  Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Mikrobiyoloji Laboratuvarı, Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş SARS CoV-2 Tanı Laboratuvarıdır. Personel ihtiyacının sağlanabilmesi için diğer laboratuvar birimlerinden teknisyen transferi yapılarak eğitimleri verilmiştir. Birisi üniversitemiz Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünde Doktor Öğretim Üyesi olarak çalışan gönüllü arkadaşımız olmak üzere, Patoloji, İmmünoloji ve Tıbbi Genetik Anabilim Dallarında görev yapan PCR deneyimi olan 5 biyolog, 7 laboratuvar teknisyeni arkadaşlarımız ile 13 kişilik bir test çalışma ekibi oluşturulmuştur. Bu arkadaşlarımıza özverili çalışmalarından dolayı çok teşekkür ederim.”

 

"Günlük PCR testi kapasitemiz 500-600 arasında"

 

Prof. Dr. Füsun Cömert açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Şu an hastanemizde mevcut iki cihaz ile test kapasitemiz günlük 500-600 arasındadır ve çalışılmaya başlandığı 29 Mart 2020 tarihinden bu yana yaklaşık 7300 test yapılmıştır. Bu süreçte sadece Zonguldak merkez ve çevre ilçelerindeki diğer hastanelerin değil iki hafta süreyle Bartın iline de hizmet verilmiştir. Tüm sonuçlar Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı olan ben ve Doktor Öğretim Üyesi Demet Hacıseyitoğlu ve araştırma görevlisi Dr. Fatma Erdoğan tarafından değerlendirilmektedir. Süreç içinde test çalışılmasının dışında sekreterya, malzeme takibi ve temini yanı sıra örnek kaydı, sonuçların girilmesi ve eksiklerin tamamlanması, hasta örneklerinin saklanması ve tasnifi için laboratuvarımızda geri kalan tüm teknisyenler görev yapmaktadır. Kendilerine de gayretlerinden dolayı teşekkür etmek isterim.”

 

 

Zonguldak, Düzce, Bolu, Bartın, Karabük, Çankırı ve Kırıkkale'de hafta sonu hava durumu nasıl olacak? | Zonguldak Haber Zonguldak, Düzce, Bolu, Bartın, Karabük, Çankırı ve Kırıkkale'de hafta sonu hava durumu nasıl olacak? | Zonguldak Haber

PCR testi kimlere yapılmalı?

 

Prof. Dr. Füsun Cömert’in verdiği bilgiye göre PCR testi şu an semptomu olan COVID-19 şüpheli olanlara, COVID-19 tanısı olanlarla yakın teması olanlara, gerektiği zaman COVID-19 tanılı hastaların tedavi ve bakımını sağlayan sağlık personeline uygulanmaktadır. Ucunda özel fırçamsı bir kısım olan çubuk ile kişinin önce ağzından ve sonrada burundan girilerek yutağa kadar ilerlenerek örnekleme yapılmaktadır. Yoğun bakımda yatan hastalar için akciğeri temsil eden örnekleme yöntemleri de mevcuttur. PCR, bu hastalığın tanısında duyarlılığı çok yüksek olan bir tanı yöntemi olmasına rağmen, bazen yalancı negatif sonuçlar alınabilmektedir. Bunun en önemli nedeni hasta örneğinin tekniğine uygun alınmamasıdır. Örneğin alınma zamanı da önemlidir. Hastalığın çok erken veya geç dönemlerinde sonucun negatif olma olasılığı mevcuttur. Bunun dışında bazı kişilerde virüs üst solunum yolunda kısa süreli bulunabilmekte ve tespit edilememektedir. Bu nedenle testin negatif olması, özellikle de klinik uyumu olan hastalarda, COVID-19 hastalığı olmadığını göstermez.

Tanıda kullanılabilecek diğer bir yöntem ise, kişinin hastalık etkeni ile karşılaşmanın bir kanıtı olarak bu etkene karşı oluşturduğu antikor yanıtının gösterilmesidir. Antikor yanıtı erken ve geç yanıt olarak ikiye ayrılmaktadır. Erken yanıt 5-7 gün içerisinde, geç yanıt ise 12-15 gün içerisinde oluşmaktadır. Bunun için Sağlık Bakanlığı tarafından ülke geneline dağıtılan kart testlerle bunların belirlenmesi planlanmıştır. Ancak daha sonraki çalışmaların bu testlerin klinik tanıya sınırlı katkı sağladığını göstermesi nedeniyle antikor testlerinin kullanımı önerilmemektedir. Daha güvenilir antikor testleri için çalışmalar devam etmektedir.

Editör: TE Bilisim