Özellikle son dönemlerde toplumda infial yaratan, sosyal medya ve haberlere yansıyan suç haberlerinin faillerinin, daha önce bir ya da birkaç suçtan dolayı hükümlü olduğunun ortaya çıkması toplum nezdinde hükümlülerin yeteri kadar ceza almadığı hatta yaptıkları eylemlerin yanına kar kaldığı yönünde olan algıları artırmıştır.
Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.
Ancak gerek 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve gerekse de Adalet Bakanlığı’nca çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nde pandemi ve cezaevlerindeki doluluk oranlarını azaltmaya dönük değişiklikler sonucu cezalarının çok cüzi bir kısmının infazı neticesinde açık cezaevine geçişin mümkün kılındığı ve böylelikle infaz edilen kısımdan sonraki süre bakımından hükümlülere denetimli serbestlikten faydalanma imkanı tanındığı görülmektedir.
Yapılan bu değişikliklerin sıklığı değişikliklerin denetimini, kanunun uygulanmasını ve hatta bu değişikliklerin takibini dahi neredeyse imkansız hale getirmenin yanı sıra sürekli olarak yapılan lehe düzenlemeler neticesinde cezaların genel ve özel önleme amaçlarından sapıldığı görülmektedir.
Bu noktada vurgulamamız gerekir ki; infaza ilişkin tüm hususların kanunla düzenlenmesi, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği gibi infazı doğrudan etkileyen bir konudaki düzenlemenin yönetmelik çıkarılmak suretiyle yapılması usulünün terk edilerek hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına ayrılma şartlarının da kanun koyucunun iradesine bırakılması gerekmektedir.
İnfaz rejimlerinin amacı cezasızlık algısı yaratmak değil, aksine cezanın infazı sonrası süreçte dahi kişilerin denetiminin sağlanması ve gerçek bir topluma kazandırma olmalıdır. Bu amaçtan uzaklaşılması; suç oranlarının artmasına, toplumsal barışın ve kamu düzeninin tehlikeye düşmesine ve kamu vicdanının hukuka olan güveninin de yok olmasına sebebiyet vermektedir.
Bu nedenle kanun koyucunun infaz hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından bu hususları göz önünde bulundurarak mağdur odaklı onarıcı adalet anlayışı çerçevesinde infazda cezasızlık algısına yol açacak nitelikteki düzenlemeleri yürürlükten kaldırması toplumsal barış ve hukuka güven için bir zorunluluk haline gelmiştir.
1- Adana Barosu
2- Adıyaman Barosu
3- Afyonkarahisar Barosu
4- Aksaray Barosu
5- Amasya Barosu
6- Ankara Barosu
7- Antalya Barosu
8- Artvin Barosu
9- Aydın Barosu
10- Balıkesir Barosu
11- Bartın Barosu
12- Batman Barosu
13- Bilecik Barosu
14- Bingöl Barosu
15- Bitlis Barosu
16- Bolu Barosu
17- Burdur Barosu
18- Bursa Barosu
19- Çanakkale Barosu
20- Çorum Barosu
21- Denizli Barosu
22- Düzce Barosu
23- Edirne Barosu
24- Elazığ Barosu
25- Erzurum Barosu
26- Eskişehir Barosu
27- Gaziantep Barosu
28- Gümüşhane Barosu
29- Hatay Barosu
30- Isparta Barosu
31- Iğdır Barosu
32- İstanbul Barosu
33- Kahramanmaraş Barosu
34- Kars Barosu
35- Kastamonu Barosu
36- Kayseri Barosu
37- Karabük Barosu
38- Karaman Barosu
39- Kırıkkale Barosu
40- Kırşehir Barosu
41- Kilis Barosu
42- Kocaeli Barosu
43- Konya Barosu
44- Kütahya Barosu
45- Malatya Barosu
46- Mersin Barosu
47- Muğla Barosu
48- Nevşehir Barosu
49- Niğde Barosu
50- Ordu Barosu
51- Osmaniye Barosu
52- Rize Barosu
53- Sakarya Barosu
54- Samsun Barosu
55- Sinop Barosu
56- Sivas Barosu
57- Tokat Barosu
58- Trabzon Barosu
59- Uşak Barosu
60- Yalova Barosu
61- Yozgat Barosu
62- Zonguldak Barosu