Yarım asırdır bu güzel ülkedeyim. Çok nitelikli, ayrıcalıklı okullarda okuyamadım. Dershaneye de gidemedim. Sosyolojik olarak kara Türklerin tarafındanım. Kara lastik ayakkabıyı liseyi bitirene kadar giydim. 25 yaşıma kadar da hiç bisikletim, eşofmanım, spor ayakkabım, montum, kabanım, botum vb. de olmadı. Güç bela, çok badireler atlatarak eğitimci olabildim. Ömrümün 3’te 1’lik ilk dilimini darlık içinde geçirdiğim için yoksul öğrenci gördüğümde strese giriyorum ve hemen onların dertlerini halletme isteği duyuyorum. Son 30 yıl boyunca da hep dar gelirli ailelerin çocuklarının okuduğu okullarda çalıştım. Ders verdiğim sınıflarda hep yüzde 10-20 oranında çok yoksul öğrenciler oldu. Bunları meslektaşlarıma, tanıdıklarıma, amirlerime söylediğimde yüzde 90 oranında duyarsız cevaplar aldım. Yani hali vakti yerinde olan bir çok insanımız çevresindeki mağdur insanları görmezden gelme eğilimini "doğru tutum" sanıyorlar. Dar gelirli, ana-babanın ayrı olduğu çocuklar derslere kendini veremiyor, ruhsal bakımdan da huzurlu olmuyorlar. İşte bu nedenle hayırsever kişi, kurum, dernek ve vakıflara e-posta ve faks ile ulaşıp "sosyal sorumluluk çalışmalarına destek olur musunuz" diyorum. Ülkemizde bulunan yüzbinlerce binlerce şirketin / kurumun yüzde 99,9’u hiç bir şekilde duyarlılık göstermiyor. Son 3 ayda 2 bin kadar adrese ulaştım. Sadece 3-5 yerden geri dönüş oldu. Bunlar, fakir öğrenciler için yaklaşık 2 bin TL tutarında maddi (elbise, ayakkabı, kitap vb.) bağışta bulundular. Taaa İtalya’da yaşayan Gianni Calledda (@gcalledda) ise bir çırpıda 1000 adet yeni, güncel, pedagojik değeri yüksek kitap bağışladı. Bu yardımın mali değeri yaklaşık 12.000 TL... Türkiye ile en ufak bir işi, çıkarı olmayan, İtalya’da yaşayan sade insan bu kadar yüksek meblağlı bağış yaparken bu toprağın insanlarının daha az duyarlı olması biraz içimi burktu. Ali Özdemir www.aliozdemir.net 0505 220 83 85 20.02.2020
Editör: TE Bilisim