Bazı cümleleri daha önce kurmuş olabilirim, tekrarı olsun.
Yerel medyada yazı yazıyoruz diye memleket sorunlarına kayıtsız kalamayız.
Aklımızın erdiğince memleket sorunlarına da değineceğiz. Bu bir vicdani sorumluluktur.
Kaç aydır Akdeniz’de tabir caizse bir kör döğüşü denecek türden kargaşa yaşanıyor. Kendi sorunlarını çözemeyenler, bu soruna ilgi duysunlar diye bir beklentimiz yok ama, lafa geldimi mangalda kül bırakmayanlar, vatan bayrak dendimi kimseye söz hakkı tanımayanlar, hayati bir sorun olan Akdeniz’deki yaşananlara nedense pek kayıtsız kaldılar. “Eğer Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruattır.” Lafı görmezden gelinerek, bu oluşumlara siyasi bakanlar kelimenin tam anlamıyla vatan hainidir, ben bile bu olaya siyasi bakarsam aynı yakıştırmayı benim için yapanlara sesim çıkamaz. Bu olay iç siyasete dönük bir şov değildir, bu yaşananlar veya Türkiye’nin karşısına çıkan güçler için bizim iç sorunlarımızın hiçbir kıymeti har biyesi yoktur. Karşımızda çok önemli bir güç var ve kendi ülkelerinin çıkarlarını korumak için, dahası Türkiye’nin bu haklı hareketinin doğuracağı ekonomik sonuçlar ve değişecek güç dengeleri nedense birden bire batının uykularını fena kaçırdı. Karşımızda kim var? PKK sempatizanı Fransa, Yunanistan, Rusya ve diğerleri. Mısır ve Ortadoğu’daki diğer bize karşı olan Müslüman ülkeler demiyorum, bu Müslüman ülkelerin karşımızdaki devletlerle birlikte hareket etmesini sağlayan o zamanki Dışişleri bakanı ve şimdi bir partinin genel başkanı durumun bu hale geleceğini öngöremediği için hem dış siyasetimiz bu hale geldi, hem de yeni bir parti kurarak aynı öngörüyle yoluna devam etmeye çalışıyor.
Bu arada Libya için çok özel bir parantez açmalıyız: Eğer sağlıklı bir siyaset yürütülmeseydi veya Hafter Libya’ya hakim olsaydı Akdeniz’de bu gün imzalamış olduğumuz anlaşma olmayacaktı ve Türkiye Akdeniz’de asla söz sahibi olmayacaktı. Şimdi durum öyle bir hal aldı ki iyi bir dış siyaset yürütür ve üzerimize oynanan bu kirli oyunu bozabilirsek ,bu gün karşımızda olan güçler kuzu kuzu bizimle anlaşma yapmak ve şartlarımızı kabul etmek zorunda kalacaklar.
ABD denen şerefsiz ülke daha birkaç gün önce PKK ile masaya oturarak petrol anlaşması yapmadı mı? Ne yazık ki ülkemizin gündeminde hiç konuşulmadı. Aynı şerefsiz daha önce de uzun menzilli silah ve zırhlı araç yardımı yaptığı PKK denen terör örgütü, bu ülkenin silahlarıyla bir çok eylem yapmadı mı?
Bu saydıklarım olaylar ve ülkeler bir Yap-Boz’un parçalarıdır ve bir araya getirildiğinde; Ülkemizi köşeye sıkıştırmak ve bulunmuş olduğumuz coğrafya için gizli gündemlerini uygulamak için en zayıf anımızı kollayarak hedeflerine ulaşmaya çalışacaklardır.
Hedefleri Nedir?
Türkiye’nin bulunduğu kara ve deniz coğrafyası Müslüman bir ülke için kabul edilemez.
Yakın gelecekte ekonomik dinamiklerin köklü değişiminde ayakta kalacak bir Müslüman Türkiye, Hristiyan âlemi için büyük risk.
Sırf bu nedenlerle Ülkemiz için sahneye koydukları ; Mezhep çatışmaları, Sağ-sol çatışmaları, Asala terör örgütleri, pkk ve yerli uzantıları…
Hiç birinde başarılı olamadılar ve ne hikmetse yukarıda adı geçen devletler ve terör örgütlerinin ortak düşmanları arasında Atatürk 1. Sırada ve en büyük tehlike olmaya devam ediyor. Dahili ve harici bedbahtlar yardımıyla bu bir türlü yıkılmalıdır.
İşte; Vahşi Batı, egoist-barbar AB, satılmış - kör Orta Doğu ve Akdeniz benim bulunduğum yerden böyle görünüyor.
ZONGULDAKDENİZ NASIL GÖRÜNÜYOR?
Bunlar da ilginizi çekebilir