Zonguldak'ta Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) ile Bülent Ecevit Üniversitesi işbirliğinde düzenlenen Uluslararası Karadeniz Enerji Zirvesi'nde Türkiye'nin önemi konuşuldu. TESPAM Başkanı Oğuz Akyener, "Gerçekten sahip olduğu hidrokarbon, rüzgar hidrojen potansiyeli ve jeostratejik konumu ile Karadeniz bütün bölge ülkeleri için çok önemli bir pozisyona sahiptir. Bunun idrakinde olan ülkemiz bu bağlamda ciddi anlamda teknik ve diplomatik çalışmalarına devam etmektedir" dedi. Sezai Karakoç Kültür Merkezi'nde düzenlenen Uluslararası Karadeniz Zirvesi, saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Programın açılış konuşmasını ZBEÜ Enerji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Özarslan yaptı. Özarslan'ın ardından kürsüye çıkan TESPAM Başkanı Oğuz Akyener, Sakarya Gaz Sahası'nın Türk enerji tarihinin bir dönüm noktası olduğuna vurgu yaptı. Son dönemde öne çıkan enerji krizi ve Rusya-Ukrayna arasındaki savaşla bölgenin önemli bir pozisyona geldiğini anlatan Akyener, "Sakarya Gaz Sahamızın keşfi Türk enerji tarihinin bir dönüm noktasıdır. Öte taraftan şu an ayyuka çıkan enerji krizi ve krizin üzerine iki Karadeniz ülkesi olan Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaş ve bu savaşın etkileriyle bölgenin çok daha önemli pozisyona gelmesi sebebiyle Zonguldak BEÜ ile birlikte bu etkinliği düzenleme kararı aldık. Karadeniz gibi uzun yıllardır barışın egemen olduğu birçok kaynağıyla bölge ülkeleri için fırsatlar ihtiva eden böylesi stratejik bir alanın önemi giderek artmaktadır. Özellikle ülkemiz için tarihi bir adım niteliğinde olan 540 milyar metreküplük inşallah hocamızdan da dinlediğimiz kadarıyla tesis kapasitesi bu bağlamda arttırılıyorsa yeni kaynaklar da çıkacaktır. Rezerv kat kat artacaktır. Çünkü bakir bir bölgede büyük bir balık yakalandı. Bu önem enerji noktasında daha da fazla ayyuka çıkmaktadır. Öte yandan küresel ölçekte yaşanan enerji krizi iki komşu ülke olan Rusya-Ukrayna arasında başlayan bütün yıkımıyla devam eden savaş ortamı bunun ihtiva ettiği büyük riskler ile birlikte Karadeniz'de yeniden sükunetin temin edilebilmesi ve iş birlik süreçlerinin güçlendirilmesi çok önemli" dedi. "Ülkemiz, doğalgaz ihtiyacının büyük bir bölümünü tedarik edebilecek koridor olma kabiliyetine sahip" Tahıl koridorunun açılması, esir takas süreçlerindeki arabuluculuk gibi bir çok boyutta çaba gösteren Türkiye'nin dünya barışına katkı sağlayan ülkelerin başında geldiğini anlatan Akyener, şöyle devam etti: "Ülke olarak da tahıl koridorundan, esir takas süreçlerine kadar arabuluculuk anlamındaki her boyutta büyük çaba gösteren ülkemiz bu bağlamda dünya barışına en fazla katkı koyan ülkelerin başında gelmektedir. Gerçekten sahip olduğu hidrokarbon, rüzgar hidrojen potansiyeli ve jeostratejik konumu ile Karadeniz bütün bölge ülkeleri için çok önemli bir pozisyona sahiptir. Bunun idrakinde olan ülkemiz bu bağlamda ciddi anlamda teknik ve diplomatik çalışmalarına devam etmektedir. Karadeniz keşfi gerçekten bu bağlamda teknik olarak hızlandıracak bir sinerji oluşturmuştur. Çünkü bir bölgede yatırım varsa, ekonomik anlamda kendisini döndürebilen, büyük yatırımlara dönüşebilen bir süreç başlamışsa o diğer sektörlere de intikal edecektir ki mesela bölgede bundan sonrası için yenilenebilir hidrojen potansiyeli gibi diğer potansiyel kaynakların geliştirilmesi için finans haliyle bu bağlamda yatırımların akabinde gelişecektir. Ülkemiz pozisyonu gereği Avrupa Birliği ülkelerinin doğalgaz ihtiyacının çok büyük bir bölümünü tedarik edebilecek bir koridor olma kabiliyetine de sahiptir. Özellikle yaptığımız bir çok uzun vadeli projeksiyonumuz var. Bu bağlamda projeksiyonlar Doğu Akdeniz, Irak, Azerbaycan'dan Türkmenistan'a, Özbekistan'dan Kazakistan'a kadar bu coğrafyanın hepsini topladığımızda 2050 yılında maksimum seviyede yaklaşık 200 milyar metreküpe uzanan ekstra ilave ihracat potansiyeli olabileceğini göstermekte. Bu projeksiyon AB'nin de Rus gazından bağımsız bir market stratejisi oluşturabilmesi için çok somut, yerinde kabul edilebilir adım olarak görülüyor. Karadeniz'deki keşfimiz ve bu enerji krizinde yaşanan süreçler Türkiye'nin elini daha da güçlendiriyor." Küreselleşme olgusunun her alanda olduğu gibi enerji alanında da görüldüğünü anlatan ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, "Küreselleşme olgusunun her alanda hissettiğimiz etkilerini günümüzde belki en çok da enerji alanında görmekteyiz. Bir zincir gibi birbirine bağlanan ülkelerde enerji kullanımı ve enerji politikalarına dair değişimler ulus ötesini de etkilemekte bu da küresel çapta yeni enerji politikalarının geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Enerji piyasalarında yaşanan dönüşüm sürecinin Türkiye'yi de derinden etkiliyor olması ülkemizin beklenti ve gereksinimlerini ön planda tutan yeni enerji politikalarının geliştirilmesini kaçınılmaz hale getirmektedir" diye konuştu. Doğalgaz keşfinin her bir ferdin geleceğe güvenle bakmasını sağladığı önemli bir durum olduğunu anlatan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun da "Filyos'ta bir şeyler oluyor. Bildiğimiz kadarıyla OTC temsilcimiz de burada. 2020 yılında dünyadaki en büyük doğalgaz rezervi keşfi ülkemizin bugüne kadarki tarihi müthiş bir keşif. Bir taraftan da heyecanla bekliyoruz. Devamı gelecek gibi bir umut, bir inanç da besliyoruz. Böyle bir gerçekten büyük bir etki Türkiye açısından dünyada da çok büyük bir öneme sahip. Özellikle doğalgazda da çok büyük oranda dışa bağımlıyız. Böyle bir rezervin keşfi hepimiz açısından fert olarak hepimizi umutlandıran geleceğe çok daha güvenle bakmamızı sağlayan bir durum" şeklinde konuştu. Zirve, konuşmaların ardından enerji başlığı altındaki oturumlarla devam etti.