Ana akım medya olarak ifade edilen iri gazetelerin köşe yazarlarını ve ekranlardaki açık oturumları 40 yıllık periyotta ezberimden sayabilirim.
Ali Kırca’nın, Savaş Ay’ın, Hulki Cevizoğlu’nun tartışma programlarını izleyebilmek için yüzlerce kez sabahlara kadar oturdum, uykusuz kaldım.
Son 10 yıldır “web” cebimize girdiği için TV kanallarını açmayı bıraktım. Kağıda basılı gazeteleri de terk ettim. Haber, yorum, analiz, fikir ileten dergiler de kalmadı. Sadece aylık olarak çıkan TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisini bırakmadım. Fiyatı da gayet uygun (sadece 12 TL). 7’den 77’ye herkese tavsiye ederim.
İçinde bulunduğumuz ayda yapılacak olan yerel seçimlerde belediye başkanları, il genel meclis üyeleri, belediye meclisi üyeleri ve muhtarlar belli olacak.
Çağımızda her işimizi internet üzerinden görebiliyoruz. Sosyal medya siteleri üzerinden yüzlerce haberi sansürsüz biçimde bulmamız da artık mümkün. Bu devirde hala 50 sene öncesinin yöntemleriyle tanıtım, propaganda yapan adayları çok yadırgıyorum.
Her yere bayrak, afiş, broşür asarak / yapıştırarak / dağıtarak bir yere varılamaz. Evlerin kapılarına imsakiye, kalem, çakmak, kahve bırakmak da son derece etik dışıdır. İnsanlara ürün vererek oy istemek bence hiç makul değil.
21. yüzyılda olmamıza rağmen adayların yüzde 90’ının 20. yüzyılın kafasında hareket ettiğini söyleyebilirim. Siyaset ülkeye, topluma hizmet etmek için yapılan iş olmaktan çıkmış vaziyette.
Bir belediye başkanı adayı 4-5 yılda alacağı maaşın 10-20 katını neden propaganda için harcar sorusunu her yurttaş kendine sormalı. Bu konuda kendi yanıtımı yazayım: Karanlık, alengirli, ihalesel, nepotik işler çevrileceği için bu kadar masraflar ediliyor diyebilirim.
Sonuç olarak bizdeki siyasal çatışmalar ilerlemek, kalkınmak için yapılmıyor. Büyük oranda, devletin imkanlarını nasıl daha fazla kendime göre şekillendiririm mücadelesi veriliyor.
Ali Özdemir
Eğitimci-Yazar
0505 220 83 85
18.03.2024