YA TARİH YAZ YA DA TARİH OL.

Hayatın gerçeklerini yansıtan bir deyim vardır: "Akmayan çeşmenin testisi dolmaz." Ne kadar cesur olursan ol, düştüğünde yanında dost bulamazsın.

Abone Ol

Bu durumu genel bir bakış açısıyla ele alırsak, insanlar ya da gruplar kendi çıkarları doğrultusunda günahı sevap, yanlışı doğru, haramı helal görebiliyorlar.

Çıkar ilişkilerine dayalı dostluklar kuran kişilerin etrafındaki en yakın dostları da menfaat sever olmaktan kaçınmaz. İnsanlar, işe yaradığın sürece seninle iyi geçinir; fakat bir kez işine yaramadığında hemen kötü ilan edilirsin.

Sokaklarda vatandaşları dinlerken, Özcan Bey'e olan eleştiriler dikkatimi çekiyor. Bir kesim sitem ediyor; ancak bu sitemin nedeni, Özcan Bey’in isteklerini yerinegetirmemesi ve Hukuk dışı taleplere "bana katmayın" demesi. İşte bu yüzden, Özcan Bey bir anda kötü bir imaj kazanıyor. Bu durumu "menfaat temelli sevgi" olarak tanımlamak mümkün. Oysa aynı kişiler, daha yakın bir geçmişte, mağdur olan insanları savunanların başında geliyorlardı. Şimdi menfaatleri ters döndüğünde, Özcan Bey gözlerinde kötüleşiyor. Anlatılacak çok şey var, ama anlamak isteyenler için bu kadarı bile yeterli.

Sokakta karşılaştığım ya da sohbet ettiğim kişiler, "Neden Özcan Ulupınar’ı eleştirmiyorsun?" diye soruyorlar. Ben de onlara, "Neden eleştireyim ki? Bilgi ve belge paylaşın, inceleyelim, hataları belirleyelim; ardından da gerekiyorsa eleştiride bulunalım" diyorum. Fakat bunu kabul etmiyorlar; her gün Özcan Bey'i neden eleştirmediğime dair mantıksız taleplerle geliyorlar. Bunlar böyle olmuyor; bilgi ve belge olmadan eleştiri yapmak doğru değil. Sokakta bazıları, "Özcan Bey seni sindirdi mi? , neden yazmıyorsun?" gibi ifadelerde bulunuyor; bu bana komik geliyor. Özcan Beyin böyle bir düşüneside yok sindirme durumu da yok , herkesin kendine göre bir ölçüsü var. Korku, sindirme ya da tehdit gibi yöntemlerle kimseyi etkileyemezler; bu tür şeyler boş işlerdir, kimse kimseyi sindiremez merak etmeyin.

Fakat elimizde kesin bilgi ve belge olmadan kimseye iftirada da bulunamayız. Çünkü bunun bir hukuki bedeli var ve Özcan Bey bu haklarını kullanmaktan geri durmaz. Kafamızda hayali bir kurguyla hareket edeceksek, o zaman olan biteni nesnel bir şekilde konuşmalıyız; işkembeden hikayeler uydurmak kimseye bir fayda sağlamaz. Biz, doğru olanı yazarız, yanlışları da dile getiririz; bu konuda kimsenin endişesi olmasın.


Özcan Bey, 20 yıldır Devrek siyasetindesiniz, ancak tarih yazmadığınız takdirde tarihin bir parçası haline geleceksiniz. Tarih yazmak için öncelikle şehir merkezindeki park sorununu çözmeli, araç trafiği ile ilgili adımlar atmalısınız. Devrek’in en zeki belediye başkanına ait olan otoparkı modern bir pazar alanına dönüştürmeyi düşünmelisiniz; bu alan, insanların kullanımına elverişli, soğuktan ve sıcaktan etkilenmeyen bir mimari anlayışıyla tasarlanmalı.

Bunun yanı sıra, 'Devrek'in en akıllı adamı' olduğuna inanan eski belediye başkanımızın eserim dediği eski terminal alanının da yeniden işlevsel hale getirilmesi gerekmekte. Gerçekten de, o kadar çok atıl alan var ki, eğer özel mülkiyete ait olsalardı, asla boşa harcanmazdı. Eski terminal alanı, dev bir kompleks şeklinde yeniden yapılandırılmalı. Bu benim kişisel görüşüm; Devrek’te belirli sokakların asfaltlanması şart. Devrek, dağınık bir şekilde büyüyemez. Bunu kim düşünüyorsa, bolca balık yepesin!

Devrek'in tarihi adına, tüm şehir merkezindeki okulların kaldırılarak tek bir okul merkezi oluşturulması gerektiğine inanıyorum. Spor kompleks alanları da mutlaka genişletilmeli. Şehirde atıl durumda olan binalar tespit edilmeli, tarihi evler korunmalı ve restore edilerek tarihe kazandırılmalı. Turist çekmek adına etkili çalışmalar yapılmalı ve Devrek'e mimari bir siluet kazandırılmalıdır.

Ayrıca, sokaklara yalnızca yaprak döken ağaçlar değil, çevreyi kirletmeyen ağaçlar da dikilmeli. Hep ıhlamur ağaçlarıyla dolu bir şehir hayal etmiştim, ama belki bu, gelecek nesillerin nasip olacağı bir şeydir. Devrek’te belediyeye ait bir market açılmalı ve fiyatlar kar amacı gütmeden satılmalı. Şehir merkezine acil tuvaletler yapılmalı. Gençlerimiz için sürekli açık olan, belediye destekli bir sinema salonu açılmalı; tiyatro için de uygun bir salon imar edilmelidir. Bugün büyük organizasyonlar için yeterli bir salon yok, kapalı bir konser alanı bile mevcut değil. Yeni terminal alanı için ise bir alışveriş merkezi (AVM) inşa edilmeli.

Tüm bunları düşündüğümüzde, tarih yazmak bu kadar kolay değil, ama kesinlikle mümkün.