Öncelikle kimseyi savunmak gibi bir niyetim yok...
Size ne olup bittiğini özetlemeye çalışacağım.
Vali Erdoğan Bektaş'ın sağlık çalışanlarını hedef alarak "bize yük oldular" şeklindeki açıklamasına, elbette ki; haklı tepkiler sürüyor.
Hani Vali’nin basın toplantısındaki söylediklerinin tamamını bilmesem, haberi yapanı tanımasam ben de aynı tepkileri gösterirdim.
Bakınız;
Vali Bektaş, yaklaşık 4-5 ay önce basın toplantısı düzenledi. Sohbet sırasında (Yerel Pusula Gazetesi’nin sahibi Ali Rıza’yı kastederek) “Zonguldak çok ilginç bir yer. Burada basından çok korkuyorum. İnanın ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Nasıl anlayacaklar, neye yoracaklar, başıma neler gelecek, tahmin bile etmek istemiyorum” dedi.
Korktuğu da başına geldi!
Oysa; Vali Bektaş’ın yaptığı açıklamanın tamamına baktığınızda, sağlık çalışanlarını "kendilerini birbirlerinden korumadılar" diye tepki gösterdiğini görüyorsunuz.
567 vakanın 137’si sağlık çalışanı!
Vali’nin Corona ile mücadelede hastalara gereken bakımı üstlenen ve bunda başarılı olan sağlık çalışanlarının kendilerini birbirlerinden korumadıkları için kızması, eleştirmesi kadar doğal bir şey yoktur.
Zira bu durumun, sağlık çalışanlarının görevlerini aksatmalarına, bunun da vatandaşa nasıl yansıyacağını hepimiz biliyoruz…
Öte yandan;
Sokağa çıkma yasağını delenlere, maske kullanmayanlara, sosyal mesafe kuralına uymayanlara “3 bin liraya varan” cezalar kesiliyor ve bu cezalara “İyi oluyor, kurallara uysunlar” diye vatandaşı sert dille eleştiriyorsunuz da sıra korunma önlemi almayan sağlık çalışanlarına gelince “ahkam kesmenin” bir alemi var mı?
Bu tam bir ikiyüzlülüktür!
İşte;
Hal böyle olunca neden açıklamanın bütününe bakmıyorsunuz da 3 sözcüğe takılıp kalıyorsunuz?
Hem de içinden “cımbızla çekilmiş” 3 sözcük!
Tek başına “felaket” 3 sözcük!
Hani Papa’nın ABD’ye ayak bastığında “İlk olarak genel evi sordu” hikayesi var ya, bu da böyle bir şey…
Her düşünceye, görüşe saygı duyarım, ama burada yapılanları “yargısız infaz” olarak değerlendiriyorum.
Şimdi;
Bir de bu haberi yapan Ali Rıza’ya bakalım…
Zonguldak’ta herkes O’nu tanıyor.
Nereye giderseniz gidin, kiminle konuşursanız konuşun alacağınız ortak yanıt “Şantajcı, sürekli belden aşağı vuran, izlediği yayın politikasıyla halkı, siyasetçileri birbirine kırdıran, Zonguldak’ın gelişmesi önündeki tek engel” şeklindedir.
Bunu Zonguldak’ atandıktan sonra kısa zamanda fark eden Vali Erdoğan Bektaş ve Emniyet Müdürü Metin Turanlı makam kapılarını bu sözde gazeteciye kapılarını kapattı.
Aslında;
Ali Rıza’nın derdi bu isimlerle!
Ne yapmış Ali Rıza? Oturduğu yerden toplantıyı izlemiş ve 3 sözcüğü diğerlerinden ayırmış.
Üstelik salonda bulunan gazetecileri de gazeteci olmamakla suçlamış!
Bu durumu da gazetecilik dersi verdiğini öne sürerek anlatıyor.
Bunları ben değil kendisi söylüyor…
Sayfasına bakın. Güya Show TV’ye yaklaşık 10 dakika canlı bağlantı yapıyor gibi kendini pazarlıyor! (Öyle bir şey de yok. Show TV'de kim bakar O'na) Orada Vali, Emniyet Müdürü ve Jandarma komutanına adeta kin kusuyor!
Görevden alınmalarını, istifa etmeleri gerektiğini söylüyor.
İzleyin bakın… Tam bir trajikomik…
Ben, Irak savaşında bile (TRT’de her bültene bağlanmama rağmen) 3-4 dakikada olup biteni anlatmak zorundaydım.
Zira TV haberciliği bunu gerektiriyor.
TV’de KJ’yi “kuşak” olarak tanımlayan, herhangi bir ulusal TV kanalında “çaycı” bile olamayacak, lise öğrenimlerini zar zor bitirenlerin TV haber sorumlusu olarak cirit attığı Zonguldak’ta, başta Ali Rıza olmak üzere lütfen, bu hastalıklı yapıya prim tanımayın. Zonguldak’a daha fazla zarar verirsiniz!
Beni eleştirebilir siniz… Buna sözüm yok.
Ben size olan biteni anlattım…
Hepsi bu!
YAZAN: AKAY TURHAN