Mesela CHP’de Genel Başkanlık kavgası kızıştı,
Genel Başkanlık mücadelesi acımasızca ve çok sert yürütülüyor, adına değişim diyerek dışarıya umut aşılamaya ve her zamanki gibi karaya beyaz diyerek seçmen kitlesine allayıp pullayıp sunmaya çalışıyorlar.
İP’te ise işler çok daha karmaşık,
bir tarafdan CHP’ye rest çekiyormuş görünmeye çalışırken,kendilerinden kaçan Milliyetçi-Muhafazakar tabanada son günlerde Allah-Vallah söylemleri ile şirin görünmeye gayretindeler.
Bu sözde kalan ısmarlama söylemlerden sonra hizmetkarı oldukları CHP’nin Genel Başkanı İSMET İNÖNÜ’ye atıf edilen bir hatıra aklıma geliverdi.
CHP’nin seçimden sorumlu danışmanları, Paşam MENDERES meydanlarda çok ALLAH diyor, onun içinde hep kazanıyor, bizde biraz ALLAH demeliyiz tembihleri ile seçim meydanlarında kürsüye yollandığı zaman İNÖNÜ meydanda konuşuyor konuşuyor,
konuşma sonunda meydanı terkederken ALLAHISMARLADIK diyor.
Danışmanlar hemen İNÖNÜ’ye serzenişte bulunuyorlar,
"Efendim hani meydanda biraz ALLAHdiyecektiniz”?
İNÖNÜ dedik ya diyor,
Danışmanlar efendim takip ettik bir defa olsun demediniz diyorlar.
İSMET İNÖNÜ,” Fötrümü sallarken ALLAHISMARLADIK dedim ya" diyor.
İşte böyle yaptıklarına uymayan söylemlerde bolca bulunuyorlar, zaman zamanda güya dikleşiyorlar,
gık mık ediyorlar,
atar yapmayıda ihmal etmiyorlar,
ancak bir yandan ise ne pahasına olursa olsun kendi başımıza seçime gireceğiz diyemiyorlar.
Net olarak HDP’nin dümen suyundaki CHP adaylarını desteklemeyeceğiz diyemiyorlar ve seçime daha çok var diye eveleyip geveliyorlar.
Diğer yandan ise kendileri gibi sandıkları, AK PARTİ-MHP ittifakına yönelik herkes ayrı ayrı seçime girsin diye akıl vermeye çalışıyorlar.
Sen daha kendi adına bile net konuşamıyorken,
ben seçimde kimsenin payandası olmayacağım kendi başıma seçime katılacağım diyemiyorken,
sana ne başkasının seçimlere nasıl gireceğinden demezler mi ?
Diğer küsürat partilerde tekrar birilerini nasıl tokatlarız hesabı peşindeler.
Evet muhalefet böyle toz duman içinde olsalarda,
Evet 2002'ye göre hastanelerimiz, yollarımız,
hava alanlarımız,
yerli arabamız,
milli savunma sanayimiz ile ve depremler sonrası vatandaşımızın dertleriyle ilgilenmede çağ atlamış olsakta,
vatandaşımız iktidardan geçim sıkıntısının acilen gidermesini bekliyor.
Ekmeğinin küçülmesini,
Refah seviyesinin geriye gitmesini asla kabul edemiyor.
Meclisin tatili bitti yeni yaşama yılı başlar başlamaz ne yapıp edip Emeklinin, Memurun ve işçinin geçim standardı bir an önce düzeltilme yoluna gidilmeli.
Kiralar başta olmak üzere hayat pahalılığını körükleyen zamları bir an önce durdurmalı.
2008-2013'lerde olduğu gibi TL yi güçlü, faizleri %5'lerin altında tutabilmek için Dış ticarette Cari açık değil, Cari fazla veren bir ekonomi modeline inatla kilitlenmelidir.
Bunun da yolu ithalat yasaklarından değil,
Doğalgaz ve Petrol aramalarına yoğunlaşmaktan,
Yenilenebilir enerji yatırımlarına yoğunlaşarak enerjide dışarıya bağımlılıktan kurtulmaktan,
Üretim ve istihdamı artırmaktan,
İlaçta da yerli üretime desteklere ağırlık vererek ithalatı geriletip sürekli ihracatın artırılmasından geçmektedir.
Bütün bu çabalar 2002 seçim dönemlerinde olduğu gibi teşkilatlarda ve seçime girecek adaylarda kimsesizlerin kimsesi olabilecek,
garip gurabanın derdini derdi bilebilecek,
kendi ikbalini değil hizmeti önde tutabilecek ahlaki değerleri önde olan isimlerle ortaya çıkabilmelidir.
Kim bu kriterlere daha yakın isimlerle seçmenin önüne çıkabilirse bir değil birkaç adım önde yarışa başlayacak demektir.