Şehrin sessiz sokakları, siyasi tartışmaların yankılarıyla çınlar hale geldi.
Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi'nin belediye başkan adayı Tahsin Erdem etrafında dönen tartışmalar, şehrin sosyal dokusunu derinden etkilemekte.
Basın ise bu süreçte kritik bir rol oynuyor!
Fakat sorulması gereken soru şu: Hangi ses gerçek, hangisi yankı?
Daha düne kadar mevcut Belediye Başkanı Ömer Selim Alan hakkında ağır ithamlarda bulunan bazı basın kuruluşlarının, şimdi nasıl Selim Alan’ı övdüğüne şahit oluyoruz.
Bu değişim, basının objektifliğini ve tarafsızlığını sorgulamamız için bize bir sebep sunuyor.
Tahsin Erdem ise, bu medya kuruluşlarının yeni hedef tahtasına oturtulmuş durumda.
Onun hakkında olumsuz bir şeyler bulamayan bu çevreler, "parası yok, seçim çalışmasını nasıl yapacak?" sorusuyla yetinmek zorunda kalıyorlar.
Bu soru, aslında daha derin bir sorunun yüzeydeki tezahürü.
Asıl mesele Zonguldak'ın siyasi atmosferinde paranın ve gücün rolü nedir?
Ömer Selim Alan'ın sosyal medya hesaplarına günlük 30 bin lira reklam bütçesi ayırdığı iddiaları, kent halkının dilinden düşmüyor.
Bu iddialar, şeffaflık ve hesap verilebilirlik konusunda ciddi soru işaretleri uyandırıyor.
Günlük 30 Bin liranın kaynağı Zonguldak Belediyesi mi, yoksa 2023 yılında “Bak benim aylık maaşım 47 Bin lira diyen Ömer Selim Alan mı?
Tahsin Erdem'in durumu ise farklı.
Kendi bütçesiyle seçim kampanyasını yürüten bir adayın itibarını zedelemeye çalışmak, acaba kimin çıkarına?
Bu durum, siyasi rekabetin ötesinde bir gerçeği gözler önüne seriyor!
Zonguldak'ta siyaset ve para iç içe geçmiş durumda.
Şehirdeki dürüstlük ve şeffaflık arayışının "namussuzluk" olarak görülmesi trajik bir ironi.
Bu bakış açısı devam ettiği sürece, Zonguldak'ın gelişimi hep bir adım geride kalacak.
Ömer Selim Alan'la ilgili suçlamalar ve iddialar, bazıları tarafından görmezden gelinirken, Tahsin Erdem'in belediye meclis üyelerini nasıl belirleyeceği konusu abartılı bir şekilde ele alınıyor.
Burada unutulmaması gereken şey, siyasetin temelinde yatan değerlerin para ve güçten ibaret olmaması gerektiğidir.
Zonguldak halkının gerçeği görmesi ve sesini doğru bir şekilde duyurması önemli.
Çünkü son kertede, şehrin geleceği halkın elindedir.
Zonguldak'ın siyasi sahnesi belki de bir ayna.
Bu aynada yansıyanlar, sadece Zonguldak'ın değil, tüm ülkenin siyasi ve sosyal gerçekliklerinin bir özeti.
Sorumluluk sahibi her vatandaş gibi, Zonguldak halkının da bu aynaya bakarak gerçeği görmesi ve ona göre hareket etmesi gerekiyor.
Çünkü gerçek sadece gözle görülen değil, vicdanla da hissedilen bir şeydir.
Zonguldak'ın geleceği için atılacak her adım, bu gerçekler ışığında atılmalıdır.
Ve unutulmamalıdır ki, her seçim, sadece bir belediye başkanını değil, şehrin kaderini de belirler.
Zonguldak, gerçeğin peşinde koşmalı ve gerçek, her zaman olduğu gibi, sonunda parlayacaktır.