Şu anda orta yaşın üzerinde olup, zaman zaman siyaseti kerhen de olsa yapıp, sonra her şeyden küsüp, her yapılan siyasete burun kıvırarak köşesine çekilenler varsa bugün yapılan siyasetten hiçbir şekilde şikâyet etme hakkına sahip değildirler, hep bu gibiler yüzünden Türk Siyaseti bu durumdadır, küsüp köşesine çekilene kadar aklı ve imkânı olanlar siyaset yapmak zorundadır, yapmazlarsa Platon’un onlara selamı var...
Yaşı genç olanlara bir şey diyemiyorum, onlar siyasetin içinde de olsa dışında da olsalar daha işin başındadırlar ve gelecek telaşları vardır bu yüzden siyasetle uğraşmayabilirler ancak bizler öyle değiliz, her ne kadar unumuzu elemiş olsak da eleğimizi duvara asmadan bu ülkeye, bu millete milli kahramanlarımıza vefa borcumuz vardır, dediğim gibi imkanı olanların zaten hiçbir telaşı da olmayacağına göre aklı iş kesen vatanseverler için siyaset yapmak bir vatan borcudur, ya adam gibi yapın, ya da yapanlara gölge etmeyin. Şunu da belirtmek isterim ki ülkemizde siyaset ne yazık ki parayla ve liderin gözdesi olmayla şekillendiği için siyasete bu şekilde girenler de ya küpünü doldurmaya bakıyor ya da lidere hoş görünmek için tüm dünya görüşlerini askıya alıp “Padişahım sağ olsun” dan ileriye gitme gereği duymuyorlar, haliyle böyle şekillenen bir siyasette de Vatan-Millet- Bayrak gibi kutsallar yerini başka değerlere(!) bırakıyor. Burada bir haksızlık etmek istemem, işini vatan aşkıyla yapan ve bu uğurda tüm ömrünü harcayan, ailesine bile zaman ayırmayan gerçek vatanseverlere haksızlık edemeyiz zaten bu günlere gelmemizin en büyük sebebi onlardır.
Toplumda gene kanı: “Siyaset yalancılıktır!” gibi bir önyargı her zaman var oldu ve ne yazık ki bazı durumlara bakınca gerçeklik payı olduğunu düşünüyoruz ancak her siyasetçi yalancıdır, hırsızdır demek ve bunu genellemek büyük haksızlık olur. Siyaseti bu tip önyargılardan kurtarmanın yolu da en üst seviyede siyaset yapanların sorumluluğundadır.
Aralık 2024 tarihi itibariyle dünyadaki olaylara baktığımızda; katil İsrail’in vahşice yayılma politikası, Amerika’nın mikser gibi her yeri karıştırma politikası, AB denen tuzu kuruların bir kenarda pusuda bekleyerek selden kütük kapma mücadelesi, Müslüman dünyasının pısırıklığı, Suriye’ nin yaklaşan tehlikeyi görememesi nedeniyle bu gün can derdine düşmesi v.s gibi bir çok iyi-kötü sonuçların müsebbibi siyaset kurumlarıdır, satranç oyunu gibi üç-beş hamle sonunu göremeyen ve ona göre hamle yapamayan ülkeler ne yazık ki tarih sahnesinden silinip gittiler, oyunu kuralına göre oynayamayanlar tarihin çöplüğüne gider, işte bu yüzden diyorum ki; “Sapına Kadar Siyaset” tin iki sonucu var, işini doğru yapan kazanır, ötekiler kaybeder.