ŞAPA OTURMAK

Şap: Cezayir kıyılarında yaşayan bir mercan türüdür. Gelgit olaylarında bu mercan adacıkları su yüzüne çıkar. Bu mercanları bilmeyen gemiler gel git sırasında şap mercan adalarının üstüne otururlar. Şapa oturmak deyimi buradan gelir.

Abone Ol

Şap: Cezayir kıyılarında yaşayan bir mercan türüdür. Gelgit olaylarında bu mercan adacıkları su yüzüne çıkar. Bu mercanları bilmeyen gemiler gel git sırasında şap mercan adalarının üstüne otururlar. Şapa oturmak deyimi buradan gelir.

Mecazi anlamda: İçinden çıkılması zor bir durum, bir iş yapılırken veya zamansız konuşarak pot kıranlar içinde “Şapa oturdu” deyimi kullanılır.

Bu yazının konusunda her ikisi de var ama en çok ikinci kısım üzerinde durulacak çünkü boş konuşan, zamansız ve yersiz konuşan o kadar çok erkenci horozlar var ki onların gemileri mercan adalarına oturmuyor düpedüz şapa oturuyorlar.

1.      Trump Konusunda Şapa oturmak: Trump seçimlere hazırlanırken bizim medyamız yanlı ve taraflı habercilikte sınır tanımadığından -dün gibi hatırlarım- Trump için methiyeler düzmeye başladığında: “Eyvah!” dediğimi hatırlıyorum, çünkü ben bu delinin önceki dönem seçildiğinde bile “Eyvah dünya bir zırdeli daha kazandı felaketlere hazır olalım” diye feryat etmiştim, çünkü adamın fevri çıkışları ve Amerikanvari espri anlayışı bize her ne kadar ters gelse de lafını esirgemeden ve duygusal davranmadan bilinç altına ne yüklemişse onu kusan bir yapıda olan zır delidir ve içinden geçen hinliğini her fırsatta dışa vuran bir yapısı var, gerçi bu iyi bir durum en azından düşmanın suratımıza vurduğu şamarla uyanan bir toplum olduğumuzdan  en  azından erkenden bizi uyandırıyor. Trump konusunda şapa oturduk ama benim naçizane öngörüm: şapa en çok Trump oturacak, Amerikan dış politikası bir delinin iki dudağı arasında değildir ve Amerikan çıkarları neyi gerektiriyorsa o metot uygulanır, Trump’ın hırlaması kendisi ile sınırlıdır.

2.      Gazze: Öncelikle Filistin konusunda bu toplum tam olarak ve net bilgi sahibi değil, en azından benim fazla bilgim yok ama Gazze konusunda bu kadar kükrememize rağmen ben bir vatandaş olarak sanıyordum ki Gazze ve Filistin konusunda Türkiye ne derse o olur, ama görüyorum ki hiçbir savaş ve barış görüşmelerinde bizim esamemiz okunmuyor, gerçi dış politikada her zaman 2x2=4 etmiyor, işin içine başka materyaller de girdiğinden fazla öngörüde bulunamıyorum, fakat şunu net olarak biliyorum ki : aslında Filistin Halkı da bize fazla yakınlık göstermiyor, dedim ya dış politikanın inceliği…

3.      Suriye ve mülteciler konusunda da mercanlara oturduk bu konunun en büyük aktörü de bir zamanlar bu ülkede dış işleri bakanlığı ve devamında başbakanlık ve yine devamında başka bir parti kurarak siyasette mercan adalarına oturmaya devam eden bir şahıstı ve bumerang gibi başladığı yere geri dönmeye devam ediyor…

4.      Ekonomi ve daha birçok konuda yaşananlara baktığımızda: evet bazı med-cezirler oldu ve olmaya devam ediyor,

5.       Bir başka karaya oturma: bu içeriğe hiçbir katkı yapmadım olduğu gibi “kes-kopyala” yaptım: HÜDA PAR'in toplantısının sonuç bildirisinde yer alan ve bazıları tartışma yaratan talepler şöyle:

  • Kürt meselesi, yüz yıldır çözüm bekliyor, bir yüzyıl daha beklemesin, heba edilmesin.
  • Huzur gelmesi şarttır, Ankara’nın saadeti, Diyarbakır’ın huzuruna bağlıdır.
  • Kürtlerin hak talepleri ve hassasiyetleri olmadan sorun çözülmez. Hassasiyetlerin başında İslam gelir.
  • Kemalist resmî ideolojinin dayatmaları neticesi çıkan ve binlerce ölüme yol açan şiddet çözüm enstrümanı olamaz.
  • Savaş baronlarına ve askeri vesayete fırsat verilmemeli, silahı çözüm gören anlayış yerine siyasi çözüm aranmalı.

'ŞEYH SAİD' TALEBİ

  • İnkâr ve asimilasyon politikaları tamamen terk edilmeli, anayasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Edebiyatı çokça yapılan kardeşliğin artık hukuku da tahakkuk ettirilmelidir.
  • Şeyh Said-i gibi Kürt âlimlere yapılanlar için özür dilenmeli, mezar yerleri de açıklanmalıdır.
  • Kürtlerin Malazgirt, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’ndaki katkıları teslim edilmelidir.
  • Kürtçe anayasal güvenceye kavuşturulmalı, anadilde eğitim sağlanmalıdır.
  • Kemalist zihniyetin ürünü darbe anayasası değiştirilmeli.

·         UÇUM'DAN ÇOK SERT SÖZLER: "BÖLÜNME ÇÖZÜMÜ ÇALIŞTAYI"

·         Sonuç bildirisi gündeme bomba gibi düşerken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum çalıştayı "Cumhur İttifakından nefret edenlerin ve AK Partili görünenlerin de içinde yer aldığı ama insani olmadığı kesin, bölünme çözümü çalıştayı” şeklinde nitelendirmişti.

 

Memleketin ahvali bu ve bunlara benzer durumlardan ibaret, siyasi konulara girmeyeceğim, eğer siyasete girecek olursam duvarda tuğla kalmayacak ve yerle bir olacak, çünkü en çok şapa oturma, hem sağda, hem solda ve hem de diğer kesimlerdeki  siyasette var ve ne yazık ki akli selim yerine hala mercan adalarına oturduğumuzun farkında değiliz, aksine kendi ellerimizle sığınacağımız adaları tek tek batırıyoruz, bunun sonu da umarım şapa oturmayla kalır.