Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Başak Yalçın, pandemi süreci nedeniyle yaşanan yoğun stresin cilt sağlığını da olumsuz etkilediğini söyledi. Sedef hastalığında stresin risk faktörleri arasında yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Başak Yalçın, “Sedef hastalığı bağışıklık sistemindeki bazı bozukluklar sonucu oluşan ve oldukça sık görülen bir hastalıktır. Her 100 kişiden 3'ünde görülen sedef hastalığına yol açan birçok risk faktörü var" dedi. Genetik olarak yatkınlığın, ailede sedef hastalığı bulunmasının bir faktör olduğunu belirten Yalçın, ailede hastalık olmadığında da sedef hastalığının görülebildiğini vurguladı. Genetik olarak hastalığa yatkın olmanın çoğu zaman tek başına hastalığın ortaya çıkışına neden olmayacağını ifade eden Yalçın, “Buna ek olarak diğer bazı çevresel faktörlerin de eklenmesi gerekiyor. Bu faktörler geçirilen enfeksiyonlar, kullanılan bazı ilaçlar, stres, travma, hormonal değişiklikler, fazla kilolu olmak, sigara ve alkol tüketimidir. Çevresel faktörler hem hastalığın ortaya çıkmasına neden olmakta hem de sedef hastası bir kişinin hastalığının alevlenmesine yol açmaktadır. Sedef hastalığı bulaşıcı değildir, kişiden kişiye geçmez. Sedef hastalığı yalnızca bir deri hastalığı olarak kabul edilmiyor. Hastalık eklemleri tutabilir ve kişiyi kalp damar hastalıklarına, yüksek tansiyona, şeker hastalığına, şişmanlığa, kan yağlarının yükselmesine, karaciğer hastalıklarına ve depresyona daha yatkın hale getirir. Bu nedenle sedef hastalığının tedavisi ihmal edilmemelidir” diye konuştu. “Uygun bir tedaviyle sedef hastalığının yol açtığı sağlık sorunlarının ortaya çıkması engellenebilir” diyen Yalçın şu ifadelere yer verdi: “Sedef hastalığının farklı tipleri var. Plak tipte sedef hastalığında kırmızı, üzeri sedef rengi kalın kepeklerle kaplı deriden kabarık büyük plaklar bulunur. Bunlar sıklıkla diz, dirsekler ve saçlı deri başta olmak üzere tüm vücuda yerleşebilir. Bazen de koltuk altları, kasıklar gibi kıvrım bölgelerine yerleşir. Özellikle çocuklarda görülen küçük küçük ve tüm vücuda yayılmış olan diğer bir tip ise boğaz enfeksiyonlarıyla ilişkili olabilir. Sedef hastalığında birçok tedavi seçeneği var. Hafif olgularda en çok, dıştan sürülen değişik güçte kortizonlu kremler ve vitamin D türevleri, birlikte veya dönüşümlü olarak kullanılır. Orta ve şiddetli sedef hastalarımızda ise ilk aşamada genellikle fototerapi, geleneksel tedaviler denilen ağızdan alınan haplar ya da enjeksiyon tedavileri uygulanır. Bu tedavilerle yeterli iyileşme sağlanmayan, bu tedavilerin yan etkileri ortaya çıkan veya bu ilaçları diğer hastalıkları nedeniyle kullanamayan hastalarda biyolojik tedaviler denilen ileri tedavilere geçiliyor."