Özel, Özdil'in geçmişteki ifadelerine atıfta bulunarak, medya ve sosyal medya üzerinden yayılan kutuplaşma ve iftira kampanyalarını sert bir dille eleştirdi. Türkiye'de medya figürlerinin birbirleriyle süregelen çatışmaları da tartışmalara neden oluyor.
CHP lideri Özgür Özel ile "son laik ütücü" Yılmaz Özdil birbirine girdi.
Özdil'in geçmişte yazdığı "bidon kafalı" yazısını hatırlattı Özel.
Ve şu eleştiride bulundu: Arkadaş seçmene sövüyor falan. Hiç duymadığı şeyleri olmuş gibi anlatıyor, sonra attığı iftira viral oluyor, her tarafta dolaşıyor sonra en yakını bile ona inanıyor falan. Bunlar kutuplaşma olmazsa yaşayamazlar, beslenemezler, geçinemezler. İki taraf birbiriyle sürekli çatışma hâlinde olsun biz de bu tarafa mermi satalım falan. Savaş ekonomisinden beslenenler. Boşuna endişeleniyorlar...
Doğru mu? Doğru. Tespit yerinde. Lakin Yılmaz Özdil yalnız değildir!
Seçim günü büyük bir beyin fotoğrafı eşliğinde "Oy kullanmaya giderken yanınıza almayın unutmayınız" diye yazan Sözcü gazetesini...
Bekir Coşkun'un "Göbeğini kaşıyan adam" hakaretini...
Cumhuriyet gazetesinin düşmanca manşetlerini...
Jale Özgentürk'ün "eskiden başörtüsünü fahişeler takardı" küstahlığını!..
Zafer Arapkirli'nin, 2019'da İBB el değiştirdikten sonra "Düşman işgalinden kurtulmuş gibi" diyerek kutlama yapmasını...
Kendi yurttaşını Yunan gibi denize dökmeyi planlayan Hüsnü Bozkurt'u...
Mine Kırıkkanatları, Ayşenur Arslanları, Can Ataklıları...
Ve alt alta yazsan koca bir kitap olacak düşmanlıkları Özel nereye koyacak?
Cemaatsiz ekümen!
İsviçre’de düzenlenen Ukrayna Barış Konferansı'na Fener Rum Patriği Bartholomeos da davet edilmiş, kendisine "Ekümenik Patrik" sıfatıyla bildiriye imza yetkisi verilmiş.
Bu durum rahatsızlığa yol açtı. Ankara izahat istedi. Biz de konferansı düzenleyen Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'yi, Patrik'e "devlet başkanı" muamelesi yaptığı için eleştirdik.
Bartholomeos'nun 2002 yazında İBB'nin üç aylık şehir dergisi "İstanbul"da bir söyleşisi yayınlanmıştı. Orada Ukrayna ile temaslarının sebebini anlatıyordu. Tekrar göz gezdirdim. İlginç detaylar çıktı. Demiş ki;
-"Kiev her zaman Patrikhanemizin bir parçasıydı. Metropoliti biz tayin ediyorduk. Bu hakkı (Moskova'dan) geri aldık. 45-50 milyonluk Ukrayna, Moskova'dan niye umut beklesin? Rus Kilisesi için büyük darbe oldu."
-"Mevlût Çavuşoğlu Avrupa Konseyi'nde çalışıyordu. Beni davet ettiler, konuşma yaptım orada. Bu da enteresan, o konuşmam esnasında Strasbourg'da, Avrupa Konseyi nezdinde hem Türk hem de Yunan büyükelçisi beni ağırlamak istemişlerdi. Sonunda müşterek bir resepsiyon yaptılar, çok ilginç oldu. Ekümenik Patrik onuruna Strasbourg'da müşterek bir resepsiyon..."
-"Patrik seçildikten sonra bütün partileri ziyaret etmek istemiştim. Patrikhane meclisi kararıyla. Sadece Bahçeli randevu talebine cevap vermemişti."
-"Cemaatimiz çok azaldığı için buradan göç eden ve vatandaşlıklarını kaybeden Rumlara, T.C. vatandaşlığının geri verilmesini isteriz. İsteyen dönebilsin. Çocuklarına da tabii.. 10 sene önce gelenler olmuştu. Sonra nedense kalmadılar. 2-3 bin kişi kaldık. Bir kişi beş yerde mütevelli. Kimse yok. Bir ayin yaptığımda 20-30 kişi var ya da yok."
Adam Papa'nın muadili. Dışarıda güçlü bir figür. Ekümenlik iddiasını reddetmiyor; "Siyasi bir içeriği yok. Realiteyi yansıtan bir terim" diyor. İskenderiye, Şam, Kudüs, Kıbrıs dışındaki yerlerin kendilerine ait olduğunu söylüyor; "Avustralya, Amerika, Asya, her yerde diaspora bize tabi" diye konuşuyor. Ama içeride iki elin parmakları kadar insan toparlayamıyor.
Harç bitti yapı paydos...
2007 senesiydi. Yurt dışına çıkış harcı 70 liradan 15 liraya düşürüldü.
Düzenlemenin gerekçesinde "Harç bedelinin yüksekliğinin sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmadığı, vergide adalet prensibine uymadığı, AB’ye üyeliği söz konusu olan bir ülkenin yurt dışına çıkan vatandaşlarından harç almasının doğru bir uygulama olmadığı" gibi ifadeler yer aldı. Hükûmet çevrelerinden yurt dışına çıkmanın lüks görülemeyeceği, Türk vatandaşlarının dünya ile bağlanmasının hakkı olduğu ve bir ayıba son verildiği mealinde açıklamalar geldi. Hakikaten, iyi bir adımdı.
O yıl 8 milyon kişi yurt dışına çıkmıştı. Geçen yıl rakam 11 milyonu aştı. Ve bu rakam pahalılıktan kaçışlarla birlikte artıyor.
Geçen hafta 150 lira olan yurt dışına çıkış harcının 3 bin liraya çıkarılmasının teklif edildiği yayıldı. Sonra Ankara bürosundan arkadaşlarımız hükûmet bin lira ile bin 500 lira arasında olmasında karar kıldığını yazdı. Anlaşılan medya vasıtasıyla kamuoyu yoklandı.
Zam oranı ne olur bilinmez, ama yurt dışı harç pulunun miktarı Türkiye'nin 'normalleşme' göstergelerinden biridir.
Akıl vergisi!
Büyük bir "vergi tsunamisi" geliyormuş. Bir yurttaş olarak önerim şunlardır:
◾️Yalan yazan yazara "palavra" vergisi.
◾️Vaatlerini yapmayan belediye başkanlarına "yalan" vergisi.
◾️İki dönemden fazla seçilen vekile/başkana "koltuk" vergisi.
◾️Seçim sonucunu tutturamayan anketçiye "ıskalama" vergisi.
◾️Hastaneden randevu alıp gitmeyene "sadakatsizlik" vergisi.
◾️Evi denize bakana "seyir" vergisi, evi tepede olana "rüzgâr" vergisi.
◾️Üç sene üst üste KPSS'ye ve üniversite sınavına girene "akıl" vergisi.
◾️Yuva yıkana "boşanma" vergisi.
◾️Hayatı sosyal medya olana "tıklama" vergisi alınsın...
Kasa dolar taşar...