“İstanbul Erkek Liisesini kendime hedef koydum”
LGS’de birinci olan Önder Cihan ise, birinci olduğu için çok mutlu olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “Ben 6’ncı sınıftaydım. Edirne’deydik. Bizim bir karşı komşumuz vardı. Kendisi benden 2 sınıf büyüktü. Arkadaşım o sene LGS’ye hazırlanıyordu. O her gördüğümüzde ders çalışıyordu. Ondan çok etkilenmiştim. Sınavdan sonra ona sınavının nasıl geçtiğini sordum. 500 tam puan aldığını öğrenince ben de kendime bir hedef koydum. Tercih döneminde İstanbul Erkek Lisesini kazandı. Ben ilk defa orada bildim, İstanbul Erkek Lisesini. Bu da bende bir istek ve sevgi uyandırdı. Ondan sonra ben de bu liseye gitmeyi kafama koydum. O yüzden bir sene daha erken başlayarak ders çalışmaya başladım. O zamandan beri İstanbul Erkek Lisesini istiyordum. Şimdi sınavda tam puan aldım ve inşallah İstanbul Erkek Lisesi’ne gideceğim”
Çoğu zaman arkadaşları gezerken kendisinin evde çok bunaldığını anlatan Önder Cihan, “Bazen evde çok bunalıyorum. Dışarı çıkma hevesim geliyordu. Ama bir hedefim vardı. Bu hedefi kazanmak istiyordum. Arkadaşlarım dışarda oyun oynarken ben evde ders çalışmayı tercih ettim. Bir sürü şeyi istemedim” diye konuştu.
“Testlerimi mum ışığında çözmeye çalıştım”
11 Ağustos tarihinde yaşana sel afetinin kendisini de derinden etkilediğini dile getiren Önder Cihan, şöyle konuştu:
“Bozkurt Abana ilçemize çok yakın. Yaşanan sel afetinden Bozkurt kadar olmasa da biz de çok etkilendik. Elektriklerimiz ve sularımız kesildi. O gün adeta şoka girdik. Her yerde cesetler vardı. Bizim evimiz dereye yakın ve dereye gelen her şey gözüküyordu. Bunları görünce birkaç gün kendime gelemedim. Ders çalışmaya başladığımda internetten bir şey öğrenmeye çalıştığımda internet yoktu. Bir şey öğrenemedim. Bazen internet yoktu, bazen elektrik yoktu. Bilgilerimi tamamlayamıyordum. Elektrikler olmadığı zaman çevreme birkaç tane mum koyuyordum. Testlerimi öyle çözmeye çalışıyordum. Zor oluyordu. Daha sonra okul başladı. Tüm altyapılar çökmüştü. Okula başladığımız zamanlar okulda elektrikler olmuyordu. Çoğu zaman derslerimiz yarım kaldı. İşleyemedik. Işıklar gitti. Dersler karanlık oldu. Bozkurt’tan arkadaşlarımız gelince sınıfımız kalabalık oldu. Okulda bir kargaşa oluştu. Hiçbir şey yapamıyorduk. Psikolojik olarak bizi çok kötü etkiledi.”