Hakkında bir sürü senaryolar üretilip birkaç gün sonra ailesi hariç hepimiz unutup gidecektik.
Aslında bu aysbergin sadece görünen yüzüydü, asıl tehlikenin yüzde yetmişi suyun (yerin) altında ve görülmüyor. Hiç ama hiç kimse görmüyor, mevkisi ve makamı ne olursa olsun herkes; görmedim, duymadım, bilemiyorum rolü oynuyor, herkes adı gibi biliyor ki bu kentin bir kaçak ocak gerçeği ve kayıt dışı çalışanı, kayıt dışı rant mekanizması var ve bir sürü başlarını ağrıtacak konu var, çözüm odaklı dokunsalar sorunun kaynağı derinlerde ve bağlantılar tehlikeli boyutta, dokunmasalar bu olaylar ne ilktir, ne de son olacak, hatta daha şom ağızlılık yapayım: Daha büyük ve iğrenç olayları duymaya hazır olun çünkü vampirin dişine kan bulaşmaya görsün…
Bu sayfalarda defalarca yazdım, yine yazacağım benim elimden bu geliyor, umarım bir yerlere sesimiz ulaşır. Bu satırların yazarı ben; 35 yıllık bir madenciyim ve madalyonun her iki yüzünü de yaşayarak gördüm. Kamu ve özel sektördeki bunca yıllık çalışmalarım nedeniyle kaçak faaliyetler konusunda söz söyleme hakkım olduğunu düşünüyorum. B irileri ister duysun, isterse gevezelik ettiğimi düşünsün bu kentin bir “Kaçak Ocak” gerçeği var ve çözüm üretecek bir kahraman bekliyor, çözüm var mı? Elbette var çözümsüz hiçbir şey yoktur.
TTK’nun kiraya verdiği 22 saha bulunmaktadır, her sahada normal çalışmaların yanında kaçak faaliyet olmayan saha yoktur, her sahadaki tüm kaçak faaliyetler gizli-saklı değildir., aşikar yapılır, ölümlü bir kaza olmadıkça alan memnun-satan memnun tarzında çark döner durur, ölümlü bir iş kazası olduğunda genellikle ölen kaçak ocağın sahibi olur. Herkes elini vicdanına koysun, bütün bunları bilmeyen veya duymayan var mı? Var ise onlar da duysun kardeşim!
Diyelim ki bu kentin Valisi Sayın Osman Hacıbektaşoğlu görev süresi doldu ve emekli olacak, alacağı kıdem tazminatı -biraz da abartılı olsun – yaklaşık bir milyon liradır.
Diyelim ki bir kaçak ocak işletiyorsunuz, elinizde 1 m kalınlığında bir damar var ve teşkilatınızı kurdunuz çalışıyorsunuz, toplam 10 işçiniz vardır ve her işçi size günde bir ton kömür çıkartıyor, günlük üretiminiz 10 tondur, 10x 3000= 30 000 tl günlük cironuzdur, aylık cironuz en az 600 000 tl. dir sigorta yok, vergi yok, iş kazası, tazminat yok, iş mahkemelerinde davanız yok, kısacası bir çok sorumluluk yok ve aylık sadece işçilik ve malzeme masraflarını düştükten sonra elinize 200 000 tl para kuru kar kalıyor ki bu da yıllık 2 400 000 tl yapar, bu da en yüksek memurun kıdem tazminatının iki buçuk katı…
Şimdi gerçekçi olalım siz; yıllarca mürekkep yalayıp çocuğunuzun bir yerlerde yüksek makamlara mı gelmesini istersiniz, yoksa Zonguldak’ta bahçenizdeki kömür damarını kaçak olarak çalıştırıp kısa yoldan zengin olmasını mı istersiniz? Bunu yazarken kaçak ocakların cazibesini artırmak gibi bir amacım yoktur ve ben yıllarca kaçak ocakların imhası için çaba sarfetmiş eski bir yöneticiyim, bir başka husus da çok önemli: En ufak bir kaçak ocaktaki yatırım miktarı da milyonlarla ifade edilebilecek durumdadır, bu kadar yatırım yapan ve kullanmasını bilmese de para kazanan birinin elinde kaçak ocağını söküp almak da oldukça baş ağrıtacak bir durumdur ki bu da çözümün önünde bir engeldir.
Vezir’i hunharca yakanların en ağır cezayı alacağını biliyoruz ama, bu çözüm değil ki, daha vahim boyutlarda olan ve faili meçhul bile olamayan bir sürü ölümler belki de oldu veya olmaya ramak kalmıştır.
Buradan tüm yetki sahiplerine sesleniyorum: Gelin bu sorunu çözelim, ilk başlarda büyük tepkiler alacağınızı adım gibi biliyorum, ama ilerleyen zamanlarda bu kentte heykeliniz dikilmese bile Allah katında hayırlı bir iş yapmış olursunuz. Lütfen başka Vezirler yakılmasın.