ZONGULDAK

Kuzunun hesabı sorulur da insanın hesabı sorulmaz mı?

Abone Ol
“Vebali” öğretmek! Vebali bilmeyen siyasetçi daha çoğunu ister durur… Vebali bilen ise yapabileceği makamı ister, yapamayacağı işin makamından da kaçar! Hazret-i Ömer (radıyallahü teâlâ anh) bir gece Mekke sokaklarında tek başına dolaşıyormuş. Bir evin kapısı açıkmış. İçerideki sesler yoldan duyuluyormuş. Evde bir kadın beddua üstüne beddua yağdırıyormuş: – Allah bu emiri kahretsin…  Böyle emir olmaz olsun. Hazreti Ömer kapıyı çalmış. Kadın kapıya gelmiş. – Ey bacım neden emire beddua edip duruyorsun? – Çocuklarım aç da ondan. – İyi de emir ne bilsin çocuklarının aç olduğunu? – Eğer bilmiyorsa  ne diye emir olmuş?   Ey milletvekilleri ve milletvekili adayları… Sizlerin de dere kenarındaki kuzuda (Mağdur vatandaşlarda, Yapılamayan işlerde…) vebaliniz var! Vebaliniz olacak! Bize Fırat’ın kenarında kurdun kaptığı kuzunun hesabını Hazret-i Ömer’den (radıyallahü teâlâ anh) soran Allahü tealanın, bulunduğu makamın hakkını vermeyince hesap soracağı bilincinde olan” yöneticiler lazım… Bakın bakalım o zaman getirildikleri makamda didişmek yerine hizmette yarışılmaz mı?   *** [ilgiliMakale icerik_id="84751"]