“Düşmanlık ve Bağışlamak” kelimelerinin anlamı gayet nettir.
Biri kulağa hoş gelen, güzel ve anlamlı “Bağışlamak”
Diğeri ise korkuyu simgeleyen kötü anlamlı “Düşmanlık.”
Kalbi yumuşak olan ve içinde Allah korkusu olanlar yapılan hataları bağışlamak suretiyle hem dünyası ve hem de ahireti için güzel bir iş yapmış olurlar.
Kalbi nasır bağlayanlar, kalbinde kin ve haset besleyenler sonucunu düşünmeden hareket ederek kendine, sevdiklerine ve çevresine zarar verirler. Ceza işleyip te hapishanede parmaklıklar arasına girseler de “Pişman mısınız?” sorusuna “Pişman değilim” diyerek kalbinin ne kadar katı ve kin dolu olduğunu da dosta düşmana duyurmuş olurlar.
Yaşadığımız dünyada bu tür örnekleri sık sık duyar TV ekranlarında görürüz, yapılan kötülüklere içimiz yanar, öfkemiz dışa vurur ve o anki sinirle elimizde olsa boğasımız gelir beddua ederiz ama elimizden de bir şey gelmeyince öfke patlamasını içimizde yaşarız. Öylesine berbat bir dünyada yaşar olduk ki kendi içimizdeki düşmanlıkları dahi halledemez hale geldik.
Düşmanlık savaş hallerinde olur. Bakın Yunan bize yıllardır düşmanlık besliyor ve yapmadık tahrikler bırakmıyor, geçmişten de ders almıyor. Fransa’nın verdiği gazla bize kafa tutuyor. Türk milleti ise bıçak kemiğe dayanmadan düşmanın gırtlağına basmıyor, neden?
Çünkü, “Bağışlamak” ruhumuzda var.
İçimizdeki düşmanlar, kalleşler, kahpeler dinsizler, imansızlar da çok ayrı bir konu. İlla da Osmanlı tokadını yiyecekler akılları başına gelecek, geçmişten ders almayanlar geleceğini göremezmiş.
Cenab-ı Hakkın biz insanlara sunduğu güzelim dünyayı mahvede mahvede yaşanamaz hale getirdiler. Küresel ısınma, iklim değişikliği, yağan aşırı yağmurlar, seller, orman yangınları, fırtınalar, hortumlar, depremler dünyanın sonunu biz insanlar getirmiyor muyuz.?
Bir de bunlara devletlerarası düşmanlıklar eklenince gelin de yaşayın bakalım bu dünyada. Güçlünün güçsüzü ezdiği, zenginin zevk sefa içinde fakir fukarayı düşünmediği, ekonomik zorluklar altında ayakta durmaya çalışan aileler vs. vs… Dünya iyiye gitmiyor. Dünyanın sonunu biz insanlar getiriyoruz ve yaşanmaz hale sokuyoruz.
Oysa aşağıda okuyacak olduğunuz BAĞIŞLAMAK kelimesine dikkat edin bakın ne kadar güzelliğe vesile oluyor. Tüylerim diken diken oldu. Sizin de olacak eminim…
BAĞIŞLAMAK - Yüce Allah: “Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.” (A’râf, 7/199) buyurmaktadır. Pişmanlık duygusu içindeki insanları bağışlamak güzel bir davranıştır. Bağışladığımız kişiye iki hediye vermiş oluruz. Birincisi, “Senin düşmanın değilim”. İkincisi, “Senin yararına hakkımdan vazgeçtim.” Böyle bir davranış sonucu karşı tarafta sevgi duyguları uyanır, sevginin arttığı yerde korku azalır ve güven duyguları oluşur. Affetmek, bireyin yükünü ve stresini hafifletir, aynı şekilde çevresindekilerin stresini de azaltır.
İntikam ve öfkede ısrar etmek, yaşanan olumsuzlukları tekrar tekrar hatırlamak kişiyi sürekli mutsuz eder. Muttaki olarak nitelenen Müslümanlar, insanların kusurlarını affeden, gücü yettiği halde cezayı hak edenleri cezalandırmaktan vazgeçen, kötülük yapanlara karşı bağışlayıcı davranan güzel ahlak sahibi kimselerdir. Kötülüğe kötülükle karşılık vermedikleri gibi, kendilerine yapılan haksızlığı da bağışlarlar.
Selam verenlerin, kurşuna dizildiği bir dünyaya iyilik yayalım, sevgi yayalım. Sevginin açamayacağı kapı yoktur. Diyeceğim odur ki, gereksiz düşmanlık yapmayalım. Bağışlayanlardan olmak dileğiyle kalın sağlıcakla…