Kıç: öz Türkçe olup ayak-bacak anlamındadır, günümüzde başka anlamda kullanılsa da gerçek anlamı budur.
Kıçı kırık ise, işe yaramayan anlamındadır, işte bu gün bunu yazacağım.
Bazı ekonomi otoriteleri ekonominin dört bacağı olduğunu, bunlar: Tarım ve hayvancılık,Yer altı ve Yerüstü zenginlikleri,Sanayi ve Turizm diye açıklarlar ki, düne kadar bu tanımlar doğruydu, katma değer yaratan ve masamızdaki pastamızı büyüten enstrümanlardı,ama bu kahrolasıca Coronavirüs her şeyde olduğu gibi ekonomide de bütün kuralları alt üst etti ve ekonomideki iki önemli bacak sayılan sanayi ve turizmi kaldırıp çöpe attı, geriye iki bacaklı bir ekonomi masası kaldı. İneği, koyunu salarsın çayıra, Mevlam kayırır, otlar gelirler, sağarsınız,süt,yoğurt,peynir yaparsınız. Bu hayvanların; etinden,sütünden ve her şeyinden faydalanırsınız,çünkü amaç yaşamak için beslenmektir ve bu hayvan dediğimiz nimetler bize bu hizmeti verirler. Yer altı ve yerüstü zenginlikler de aynıdır, bulunduğunuz coğrafyadaki endüstriyel hammaddeleriniz varsa onları çıkarır ihtiyaçlarınızı görürsünüz, detayına girmeye gerek yok, bunların neler olduğunu herkes benden daha iyi bilir. Gelelim şimdi diğer bacaklara; Sanayi: Şunu yaşayarak gördük ki; acıkınca cıvata ve somun yenmiyormuş, en lüks arabanız hiçbir işe yaramıyormuş, kısacası sanayi üretiminiz İlk iki bacak olmadan hiçbir işe yaramıyormuş. Turizm? Kocaman bir hiçmiş, meğer turizm denen sektör ayak-bacak bile değilmiş, yıllarca kendimizi bacasız sanayi diye kandırmışız ama, düne kadar gerçekten önemli bir gelir kaynağı olan bu sektörde de yaşayarak gördük ki, ilk iki bacağınız sağlam değilse, son iki bacakla kıçınızın üstüne oturursunuz.
İnsanlarda da öyledir, hayvanlarda da, amaç; beslenmek ve türünün devamını sağlamak, bundan başka amaç yoktur. Hep anlatılan bir hikayedir: Afrika’da bir ceylan sabah olduğunda “ne kadar hızlı koşarsam o kadar hayatta kalırım” aslan da uyandığında ;” ben bu gün ne kadar hızlı koşarsam o kadar hayatta kalırım” dermiş. Bu bir örnektir ve bu hayvanlar, eğer bizler bunların yaşam alanlarına tecavüz etmezsek , kendi otokontrolleri sayesinde yaşayıp giderler, ama bizler hayvan değiliz ve Allah bizleri onlara göre daha akıllı ve zeki yaramıştır, bu nedenle aklımızı kullanarak daha çok yemek ve daha çok yaşamak ve daha çok dünyaya egemen olmak için kıçımızı yırttıkça coronavirüs gibi belalar karşımıza çıkar burnumuzu sürter, bizler de apışıp kalırız,tıpkı bu günkü gibi. Hangi ülke tarım ve hayvancılığına önem vermiş ve onlara saygılı davranmışsa bu gün çaresiz değil, hangi ülke yer altı ve yerüstü değerlerine sahip çıkmış ve doğasına saygılı olmuşsa bu gün zorda değiller, bunların dışındaki ülkeler tam bir çaresizlik içinde beklemektedirler, gözümüzde büyüttüğümüz ve gıpta ile baktığımız sanayi ve turizm devletleri kıçı kırık ekonomileriyle kara kara düşünüyorlar.
Sözüm ortaya: Mazlumun ahı, tahttan indirir şahı.
Sevgili okurlar az daha sabır edelim yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, lütfen dışarı çıkmayalım.