Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 23 Şubat’taki partisinin 8. Olağan kongresinde Türkiye Yüzyılında AK PARTİ’yi zirvede tutmak için hummalı bir çalışma ile güçlü isimleri tesbit ederek vitrine çıkarıp, ülkemizi dünyanın ilk on devleti içine sokmak gayesi ile olağan üstü tempoyla çalışmaya devam ederken,
12-15 Şubat tarihleri arasında ziyaret ettiği üç ülkeden biri Endonezya’ydı,geçen sene yapılan seçimlerinde (300 milyona yaklaşan nüfusuyla dünyanın bu en kalabalık müslüman ülkesinde) Subianto, oyların yüzde 58,6'sını alarak yeni devlet başkanı seçildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’da, buraya yaptığı ziyaretle alakalı Endonezya televizyonuna verdiği mülakatta, Subianto ve Endonezya halkının kendisini karşılamasına ilişkin, "Hiçbir ülkede görmediğim bir karşılama töreniydi." "Bundan sonraki siyasi hayatımda böyle bir tabloyu bir daha görebilir miyim bilmiyorum." Şeklinde cümleler kullanıyor.
Sadece burada değil tabi Malezya’da ve Pakistan’da da Cumhurbaşkanımız yoğun bir ilgi gördü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan uçakta gazetecilere gezi ile ilgili değerlendirmesinde şöyle diyor:
Gerek Enver İbrahim kardeşim, gerek Prabowo Subianto, gerekse Pakistan’daki muhataplarımız, hepsinin de ifade ettiği bir konu var;
“Siz Osmanlı’nın devamısınız. Biz sizi böyle görüyoruz.” diyorlar. Bu da bizleri gerçekten ayrı bir dünyaya, duygusallığa itiyor. Onlar bizi çok iyi anlıyorlar, ama biz kendimizi maalesef anlayamıyoruz.”
Geziye eşlik eden gazetecilerin anlattıklarından Endonezya sokaklarının, Erdoğan’ın Gazze duruşundan ve Filistinlilere verdiği destekten hayranlıkla söz edildiğini anlıyoruz.
Endonezya’nın yeni yönetiminin Türkiye’ye bu kadar yakın alaka göstermesinin sebeblerinden ilki,
Erdoğan’ın da zikrettiği gibi Osmanlı mirasına sahibi olarak görülmemiz.
Başka bir sebep ise,14 Şubat 2024’te yapılan seçimleri kazanan Eski Savunma Bakanı Subianto, yürüttüğü bu görev nedeniyle Endonezya ordusunun acilen modernize edilmesi gerektiğini düşünmesi ve bunun için destek alabileceği en güçlü ülkelerden biri olarak da Türkiye’yi görmesidir.
Nitekim Temmuz ayında seçilir seçilmezde, 9-10 bin kilometre yol kat edip Ankara’ya geliyor.
Beştepe’de iki cumhurbaşkanının nezaretinde, Savunma Sanayii yetkililerinin de katıldığı toplantılarda ilk satın almak istekleri karşılanıyor.
Erdoğan’ın Cakarta gezisindede Endoneza’nın ordusunu modernize etme anlamında çok daha fazla siparişler alınırken,Türkiye’nin Endonezya’ya satacağı fırkateyn sayısıda 4’e yükseliyor.
Hepsi bundan ibaret değil tabi…..
Batı basınına da yansıyan haberlere göre, “Baykar ile Endonezyalı Republikorp şirketi, 60 adet Türk Bayraktar TB3 tipi SİHA ve füze taşıma kapasitesine sahip dokuz adet Akıncı orta-yüksek irtifa muharebe TİHA'sının teslimatı konusunda anlaştı."
Pakistan ve Malezya ile de stratejik değeri yüksek güçlü ilişkiler, işbirlikleri geliştiriyor Türkiye….
Türkiye’de memlekete aidiyet duygularıyla bağlı her vatandaşın, siyasi düşüncelerden de bağımsız şekilde, ‘yürüyüşünü değiştirecek’ kadar güzel, coşkulu bir atmosfer yansıdı bu gezinin her bir ayağından.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı/ Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Basri Yalçın’ın
“Kimsenin kimseye faydasının olmadığı bir dünyaya doğru gidiyoruz” şeklinde bir cümlesi bize Dünya’nın son dönemde tehlikeler arz eden yönelime girdiğinin ipuçlarını veriyor.
Böyle bir gidişat içerisinde toplamda 500 milyondan fazla nüfusa sahip üç ülkeden bu kadar yoğun ilgi görüyoruz……..
Somali ve Etiyopya, barışmak için Türkiye'nin kapısını çalıyor…….
Sudan, iç savaşı bitirmek için Türkiye'nin ara buluculuğunu istiyor……….
Afrika, terör kuşağına karşı Türkiye'den medet bekliyor………..
Ukrayna’daki barış çabaları için Zelensky’de bir umut soluğu Ankara’da alıyor………
Suriye, Libya, Azerbaycan ve Irak'taki Türk etkisini dünya âlem zaten biliyor………
Türk dünyasındaki artan ağırlığımızı söylemeye hacet bile yok……..
Erdoğan'ın Asya seferi, gönül coğrafyamızdaki genişliği bir defa daha gözler önüne serdi.
Malezya Başbakanı Enver, Erdoğan için "Dünya Müslüman âleminin lideri, adalet ve insan hakları savunucusu" dedi.
Pakistan Başbakanı Şerif "O sadece Türkiye'nin değil, İslam dünyasının lideri" diye övdü.
Bütün bunlar ERDOĞAN liderliğindeki Türkiye’nin gücü ve geleceği adına umut verici bir gelişme olarak görülemezse, başka ne olarak görülebilir ki?
Kısaca artık hasretle beklenen bir Türkiye var.
Cumhurbaşkanımız ise
"Bu teveccüh, durup dururken olan şeyler değil.
Çok açık net söyleyeyim, ecdadımızın kıymetli mirası bizim en önemli zenginliğimiz.
Bizlere bütün iltifatlar Osmanlının mirası üzerinden geliyor,
Yan gelip yatmakla,
batıyoruz çığırtkanlığıyla ve geçmişi karalamakla olmuyor”açıklamasını yapıyor.
Ülkemizin son yıllarda her alandaki(ulaşımdan-sağlığa) atılımları,dijital teknolojimiz,yapay zeka ve güçlü savunma sanayimiz bize küresel güç olma yolunu hızla açıyor.
Türkiye güçlendikçe ve nüfuz alanı arttıkça Fransa,Ermenista,İsrail, Yunanistan'ında aklına tabiiki Osmanlı geliyor.
Sonuçta bizde görüyoruz ki zaten asıl dostlar unutmuş değil,sadece silkinip kendimize gelmemize hasret kalmışlar.
Peki böyle bir ortamda Ülke yönetimine adayız diyen muhalefet Şubat ayında neyle meşgul olmuş hatırlayalım…..
Esad Suriye’den kaçmak üzere uçağına binmiş ama ÖZGÜR ÖZEL ayağına gidilmesini tavsiye etmekle meşgul….
Belediyelerde her şey güzel olacak diye “KENT UZLAŞISI”ile geldikleri koltuklarda hizmeti hemen unutup birbirilerine çalım atarak Cumhurbaşkanı Adayı olma entrikaları ile meşguller…..
CHP’nin Genel Başkanıda partisindeki kavgaları dondurmak için daha 2027 sonbaharında veya 2028 de olacak seçim için güya Başkan adayını her türlü ayak oyunlarını mübah gören anlayışla seçtirmekle meşgul…..
Ha daha dün yaptıkları Genel Başkanlık seçimlerindeki entrikalar ise delegelerin başvurusu ile CHP kongresi mahkemelik oluyor.
Gençler bilmez ama CHP’nin bu 2002 öncesini hatırlatan ayak oyunları ve bugünkü ülkemizin çıkarları yerine Emperyalistlerin çıkarlarını önemseyen politika tavsiyeleri,
Başbakanlarımızın yurt dışından gelenleri hazır olda karşıladıkları ve ABD ile AB Ülkelerinin her açıklamalarına “destekliyoruz” demekle yetinen bir dış politikaları olduğuna 35 yaş üstü herkes şahit olmuşturda gençler bunu anlayamazlar çünkü ERDOĞAN liderliğindeki bir ülkede büyümişerdir.
Sizlerde hazır olda bekleyenmi,yada hasretle beklenen ve gurur duyulan mı olmak istersiniz karar verin.