Siyaset kadar insanı insanlıktan çıkartan, ters köşeye yatıran veya şaşırtan ne olacağı belli olmayan bir durum var mı ki?
Lafı söylersin, ardından “sözlerim yanlış anlaşıldı” dersin.
Yalana sığınırsın.
Hatta gülersin, 32 dişlerin gözükür safa yatarsın.
Kimse anlamaz sanırsın.
Fakat milletten kaçmaz kaçamazsın.
Kendi partinde her türlü entrikayı çevirirsin,
Ama milleti kandıramazsın.
Sandıkta sopayı yersin.
Bir değil, iki değil, beş değil, saymakla bitmez.
Koltukta yapışır kalırsın.
Halkçılık dilinden düşmez,
Atatürkçülük vazgeçilmezinizdir,
Ülkenin kurucusu lideri Mustafa Kemal’i de mezarında rahat bırakmazsınız.
Dünya gözünü dikmiş, Erdoğan gitsin diye bakar.
Tehdit eder, darbe söylemleri havada uçuşur,
Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanını milli konularda dahi yalnız bırakırsınız.
Ne oldu sizlere böyle söyler misiniz?
Yani elin oğlu gelse devleti eline geçirse bu milleti esir etse (Ki esir olmaz, Bağımsızlık karakterinde vardır. Ölür de vatanını vermez)
Eeeeee nedir sizin derdiniz?
Ey CHP siz nere ye koşuyorsunuz?
Buradaki CHP’li kardeşlerimi, dost ve arkadaşlarımı çok sever sayarım ancak sizin nereye koştuğunuzu inanın partilileriniz de merak ediyor.
Son günlerde bir Abdullah Gül sevdalığınız aldı başını gidiyor. Bizim tanıdığımız Sayın Gül AK Parti’nin içinden çıkmış, kurucusu ve bu ülkeye Cumhurbaşkanlığı yapmış sevilen bir siyasetçidir.
Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı olsun diye neden ısrar ediyorsunuz?
Bir De Meral Akşener konusu var.
Allah aşkına söyler misiniz CHP içinde çıkarılacak bir Cumhurbaşkanı adayı yok mudur da başka partilerle arayışı içindesiniz?
Abdullah Gül veya Meral Akşener neyin hesabı bunlar?
Sözün özü şudur ki, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP gemisi karaya oturmak üzeredir. İyi bir kaptan dümene geçmezse sonu hayır ola inşallah…