Kimse kusura bakmaz umarım, bakarlarsa da ölmüş eşşek kurttan korkmaz misali…
Bu satırları yazan ben; ya Duning-Kruger sendromu yaşıyorum, ya da benim önerilerimi dinleyenler oldukça nazik insanlar olduğundan yapmış olduğum saçmalıkları anlayışla karşılayıp beni mahcup etmediler ve de etmiyorlar(!)
Keşke mahcup etselerdi de ben de köşeme çekilip içime kapansaydım…
Çok değil yaklaşık beş-altı yıl önce Zonguldak Belediye Başkanı ve sonrasında Belediye Başkan adaylarına çocuk gibi yalvardım ve dedim ki: “sayın başkan veya sayın adaylar dünyanın en güzel topoğrafyasına sahip bir kentimiz var ve bazı pratik uygulamalar yaparak bu kenti cennete çevirebiliriz.” Bu önerimden sonra sayın başkandan ve adaylardan: “nedir bu önerilerin seni bir dinleyelim.” Demek yerine beni dinler gibi rol yaptılar ve yaşadığım sendrom nedeniyle sanırım beni mahcup etmemek için “yav he!” deyip geçtiler.
Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın, inadım inat bu kente bir çivi çakacakları ve taş üstüne taş koyacakları her kim ki baş tacı etmeyip günübirlik menfaat politikaları yapıyor ve bu kente ihanet ediyorsa- Buraya istediğiniz cevabı yazın bana uyar.
Bilmem bu kaçıncıdır: Zonguldak-Kozlu-Kilimli belediyeleri yetki alanları içerisinde bulunan ve yine yıllardır çivi çakılmayan boş ama kupon denecek durumda olan yaklaşık 500 (beş yüz) dönüm arazi bize bakıyor, biz de vagona bakar gibi onlara bakıyoruz, yazı uzun olmasın ve sizleri sıkmasın diye kısa kesiyorum: Bu belediyelerimizin yetki alanları içerisinde; unumuz var, şekerimiz var, tuzumuz var, helva yapacak her malzememiz var ve bir türlü helva yapıp yiyemiyoruz.
Bu belediyelerle sınırlı değil Türkiye’mizin tamamında sıfır tatlı su sorunu, sıfır çöp sorunu olması gerekirken bunları bile üzerimize yük olarak koyuyoruz ve taşımaya çalışıyoruz.
Yerele dönecek olursak; Ulutan Barajı, kent trafiğinin çözümü, kıyılara yakın yol ve yapıların korunması için yapmış olduğum tasarımlar, dünyada kullanılan ama ülkemizde henüz kullanımı olmayan farklı bir enerji üretimi ile kıyı kentlerinin elektriğinin karşılanması ve benzeri daha bir çok konudaki düşüncelerimi sonraki yazılarıma saklıyorum, bundan böyle kentin geleceği söz konusu ise gerisi teferruattır diye düşünüyorum, siyaset dışı olmak zorundayım, bazıları her ne kadar yerli-yabancı pompalaması yapsalar da bu kenti seviyorum ve burada yaşamaya ve ölmeye karar vermiş bir kardeşiniz olarak elimden geleni ardıma komam. Galeriden bu gün gördüğüm bu, daha dikkatli baktıkça farklı şeyler göreceğimi adım gibi biliyorum.