Zonguldak'ın Türk sinema tarihinde unutulmaz anıları!
Zonguldak, madenleri, sanayisi ve turistik güzellikleriyle bilinen bir şehir olmanın ötesinde, Türk sinemasına da ev sahipliği yapmıştır.
Abone Ol
1. Ölüm Korkusu (1955)
Zonguldak, Türk sinemasının unutulmaz filmlerine ev sahipliği yaparak şehrin atmosferini beyaz perdeye taşıdı. Bu filmlerden biri olan 'Ölüm Korkusu' (1955), şehrin geçmişini yansıtan sahnelerle doludur.
1951 yılında çekilen soldaki fotoğraf karesi, günümüzde Başkent Elektrik binası olarak hizmet veren eski EKİ Umum Müdürlüğü binası önünde çekilmiştir. Sağdaki fotoğraf ise günümüze ait olup, TED Koleji yanında çekilmiştir. Belgin Doruk ve Muzaffer Tema'nın başrollerini üstlendiği 'Ölüm Korkusu', Zonguldak'ın sokaklarında geçen sahnelerle dikkat çeker.
1955 yılında vizyona giren film, diğer Zonguldak'ta çekilen yapımlar gibi fazla gösterime girmemiş olsa da, 1951'e ait pek çok Zonguldak mekan sahnesini içermektedir. Filmin kadrosunda Muzaffer Tema, Belgin Doruk, Turan Seyfioğlu, Neriman Köksal, Kenan Pars, Aziz Basmacı, Türkan Altan, Özkan Gürol gibi dönemin ünlü isimleri bulunmaktadır.
'Ölüm Korkusu,' Zonguldak'ın tarihini ve atmosferini yansıtarak, şehrin sinema sahnesine önemli bir katkıda bulunmuştur. Film, unutulmaz mekanlarla bezeli Zonguldak'ın sinematik geçmişine nostaljik bir bakış sunuyor.
2. Kara Vadi (1955)
Zonguldak, sinema tarihinde adını duyurmuş bir başka filmle anılıyor. 1955 yılında vizyona giren 'Kara Vadi', Zonguldak'ın Gelik maden ocaklarında çekilerek, maden işçilerinin yaşamlarını ekrana taşıyan dokunaklı bir yapımdır.
Gelik maden ocaklarında geçen sahnelerle zenginleşen film, maden işçilerinin hayatlarından kesitlere odaklanarak, o dönemin sosyal dokusunu yansıtmaktadır. Zonguldak'ın endüstriyel atmosferi içinde çekilen 'Kara Vadi', çalışanların günlük mücadelelerini ve yaşadıkları zorlukları etkileyici bir şekilde seyirciye aktarıyor.
1955 yılında vizyona giren ve Zonguldak'ın maden ocaklarında geçen sahnelerle izleyicileri büyüleyen 'Kara Vadi', şehrin sinematik mirasına önemli bir katkı sağlamıştır. Zonguldak'ın endüstriyel geçmişine ışık tutan bu film, şehrin tarihini beyaz perde üzerinde canlandırarak unutulmaz bir sinematik deneyim sunmaktadır.
3. Zümrüt (1958)
Zonguldak'ın tarihine damga vuran bir diğer sinema eseri, 1958 yapımı 'Zümrüt' filmidir. Kumar ve içki düşkünü, istediğini elde etmeye alışmış genç doktor Selim (Fikret Hakan) ile zengin dul Feride (Çolpan İlhan) arasındaki sıra dışı aşkın ve doktor arkadaşı Fuat'ın (Sadri Alışık) bu ilişkiye dahil oluşunun öyküsünü anlatan film, Zonguldak'ın sinematik geçmişine önemli bir katkı sağlamıştır.
Film, Feride'nin zenginliği karşısında direncini koruyan genç doktor Selim'in duygusal çatışmalarını ve dostu Fuat'ın yaşadığı sıra dışı aşk serüvenini konu edinir. Selim'in Feride'ye karşı gösterdiği direncin aksine, Fuat, ikazlara rağmen Feride ile birlikte yaşamaya başlar, bu da filmde ilginç ve duygusal anların yaşanmasına neden olur.
'Zümrüt', Zonguldak'ın sinema tarihine damgasını vuran nadir eserlerden biridir ve şehrin kültürel mirasına unutulmaz bir katkı sunar.
4. Mor Sevda (1961)
Zonguldak'ın unutulmaz sinema anılarından biri, 1961 yapımı 'Mor Sevda' filmidir. Hüseyin Peyda'nın yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği, aynı zamanda başrol oyuncusu olarak karşımıza çıkan filmde, Renen Fosforoğlu, Necdet Tosun, Danyal Topatan ve Leyla Altın gibi isimler de yer alır.
Film, Zonguldak'ta çekilen çekimleriyle dikkat çekerken, Hüseyin Peyda'nın başarılı performansı ve filmde yer alan diğer oyuncuların etkileyici rolleriyle izleyicilerin beğenisini kazanmıştır. 'Mor Sevda', Zonguldak'ın kültürel ve sinematik mirasında özel bir yer tutan, duygu yüklü bir aşk hikayesini beyazperdeye taşır.
Zonguldaklıların hafızasında önemli bir iz bırakan 'Mor Sevda', şehrin sinema tarihinde unutulmaz bir yer edinmiştir.
5. Şehirdeki Yabancı (1962)
Zonguldak, Türk sinemasının unutulmaz yapıtlarından biri olan 'Şehirdeki Yabancı' filmi ile öne çıkıyor. Halit Refik'in 1962 yılında yönetmenliğini üstlendiği ve Vedat Türkali'nin öyküsünden beyazperdeye uyarlanan film, toplumsal gerçekçilik akımının önemli temsilcilerinden biridir.
Hikaye, İngiltere'de eğitim gördükten sonra Zonguldak'a dönen mühendis Aydın'ın şehir halkıyla yaşadığı yabancılaşma ve çatışma sürecini ele almaktadır.
Aynı zamanda maden ocağında çalışan işçilerin hakları uğruna verdiği mücadeleyi de konu edinen film, Türk sinemasında işçi sorunları ve aydının yabancılaşmasını ilk defa işleyen yapımlardan biri olarak ön plana çıkar.
Aydın karakterinin, maden ocağındaki sorunları dile getiren bir yazı yazmasıyla başlayan olaylar, çıkar çevrelerini harekete geçirir.
Aydın'ın dürüstlüğü ve halkın yanında yer alması, onu güçlü düşmanlarla karşı karşıya getirir. Dedikodular, tehditler ve en iyi arkadaşları arasında yaşanan ihanetlerle dolu bu hikaye, Zonguldak'ın tarihinde önemli bir yer edinmiştir.
'Şehirdeki Yabancı', sadece Zonguldak'ın değil, Türk sinemasının da unutulmaz eserlerinden biridir, izleyicilere toplumsal sorunlara duyarlı bir bakış sunar.
6. Kadın Asla Unutmaz (1968)
Zonguldak'ın sinema tarihinde iz bırakan yapıtlardan biri olan 'Kadın Asla Unutmaz', Hürrem Erman'ın yönetmenliğinde 1968 yılında çekilen uzun metrajlı bir dram filmidir. Hülya Koçyiğit'in henüz yeni parlamaya başladığı bu dönemdeki başarılı performansı ve geniş oyuncu kadrosuyla dikkat çeken film, Zonguldak'ın kültürü ve sinemasına önemli bir katkı sağlamıştır.
Hikaye, ailesini kaybetmiş ve tek başına yaşam mücadelesi veren genç kadın Nevin'in Zonguldak'taki yaşantısını merkeze alır. Ailesinden kalma evde yaşayarak lise eğitimini tamamlayan Nevin, İstanbul'a akrabalarını ziyarete gittiğinde beklenmedik bir aşkla karşılaşır. Erol isimli genç adamla tanışan Nevin, kısa sürede ona karşı büyük bir aşk beslemeye başlar.
İstanbul'da geçen günler, genç aşıkların birbirlerine duydukları sevgiyi daha da pekiştirir. Ancak Nevin'in Zonguldak'a dönüşü, ayrılıkları getirir. Nevin, Erol'un ardında büyük bir aşk bırakarak Zonguldak'a döner. Ancak yaşam, Nevin'e yeni sürprizler hazırlar.
Erol'un Nevin'e evlilik teklifi yapması, genç kadının dünyasını neşe ile aydınlatır. Ancak, kaderin farklı planları vardır.
Pilot olan Erol, bir uçak kazasında hayatını kaybeder. Nevin, büyük bir acıyla baş başa kalır ancak yaşama karşı direnmek zorundadır. Karnında Erol'un bebeğini taşıyan Nevin, İstanbul'a gidip bebeğini akrabalarının yanında dünyaya getirmeye karar verir.
Ancak, Nevin'in planları beklenmedik bir şekilde alt üst olur. Sağlıklı bir oğlan çocuğunu dünyaya getiren Nevin, bebeğini gayrimeşru olarak anılmaması için onu bir evin avlusuna bırakır. Ancak bıraktığı evde yaşayanlar, Nevin'in bu planını öğrenince hikaye daha da karmaşık bir hal alır.
'Kadın Asla Unutmaz', Zonguldak'ın duygusal ve dramatik sinema mirasında önemli bir yer tutan yapıtlardan biridir.
7. Çatalağzı Kuyusu (1975)
Zonguldak'ın madencilik tarihinde önemli bir döneme ışık tutan 'Çatalağzı Kuyusu', 26 Eylül 1969 tarihinde yaşanan su baskını ile anılmaktadır. O dönemde en fazla kömür üretimi gerçekleştirilen bu kuyu, Türkiye Kömür İşletmeleri'nin (TKİ) bir projesi kapsamında su baskınına uğramış ve bu olay dünya kömür madenciliğinin literatürüne geçmiş önemli bir hikayeyi barındırmaktadır.
Zonguldak'ın Çatalağzı isimli kömür çıkarma kuyusu, su basmasıyla beraber olağanüstü bir durumla karşı karşıya kalmıştır. TKİ, bu olayın ardından yaşananları ve kuyunun özel hikayesini anlatmak amacıyla Behlül Dal'a 25 dakikalık bir film yapma görevi vermiştir.
Behlül Dal tarafından yönetilen bu kısa film, Zonguldak'ın Çatalağzı Kuyusu'nda dünyada eşi benzeri olmayan bir gerçek hikayeyi izleyicilere aktarmaktadır.
Film, su baskınının nedenleri, yaşanan dramatik anlar ve olayın çözümüne dair detayları içermektedir.
'Çatalağzı Kuyusu'ndaki su baskını, Zonguldak'ın maden geçmiği ve kömür üretimindeki zorluklarıyla özdeşleşen önemli bir anıdır. Bu kısa film, bölgenin madencilik tarihine ve dünya kömür madenciliğine dair benzersiz bir perspektif sunmaktadır.
8. Yaşam Kavgası (1978)
Zonguldak'ın sinema tarihinde unutulmaz bir iz bırakan 'Yaşam Kavgası', 1978 yılında Halit Refik'in yönetmenliğinde ve senaristliğinde çekilen etkileyici bir dram filmidir.
Film, evli bir maden işçisi olan Reşit'in hayatındaki dramatik döneme odaklanmaktadır.
Başrollerini rahmetli Can Gürzap, Zerrin Egeliler ve rahmetli Fatma Girik'in üstlendiği 'Yaşam Kavgası', Zonguldak'ın maden ocaklarında geçen dokunaklı bir hikayeyi anlatmaktadır.
Reşit, komşusu olan kadınla yasak bir ilişkiye başlar ve bu olayın ortaya çıkmasıyla birlikte karısı Emine, iki çocuğunu alıp evi terk eder.
Reşit'in babasına sığınan Emine, yaşadığı acı dolu anıları ve evlilik dramını seyirciyle paylaşır.
Film, maden işçilerinin zorlu hayat şartlarına ve aşkın, ihanetin, fedakarlığın iç içe geçtiği duygusal bir atmosfere sahiptir.
'Yaşam Kavgası', Zonguldak'ın madencilik kültürünü ve toplumsal dinamiklerini perdeye yansıtarak, izleyicilere sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda bir yaşam mücadelesi sunmaktadır.
Zengin oyuncu kadrosu ve etkileyici senaryosuyla film, Zonguldak'ın sinema mirasında özel bir yer tutmaktadır.
9. Ekmek (1996)
Zonguldak'ın maden işçilerinin mücadele dolu hikayesini anlatan 'Ekmek', 1996 yılında çekilen ve işçi sınıfının özgürlük mücadelesini konu alan etkileyici bir filmdir. Zonguldak maden ocaklarında geçen bu hikaye, maden işçilerinin özelleştirmeye karşı verdikleri bir direnişin izini sürmektedir.
Zonguldak'ın endüstriyel dokusunu ve işçi sınıfının birlikte verdiği mücadeleyi beyaz perdeye taşıyan 'Ekmek', "İş-Ekmek-Özgürlük" üçlemesinin ikinci filmi olarak dikkat çeker. 1990-91 yıllarında geçen hikaye, maden işçilerinin ekmekleri için verdikleri savaşı anlatmaktadır.
Film, maden işçilerinin özelleştirme politikalarına karşı çıkarak ortak bir direniş sergilemesini ve bu süreçte yaşadıkları zorlukları ele almaktadır. İşçi sınıfının bir araya gelerek mücadele etme ruhunu yansıtan 'Ekmek', Zonguldak'ın tarihinde önemli bir dönemi perdeye taşıyarak izleyicileri o yıllara götürmektedir.
'Ekmek', sadece Zonguldak'ın değil, aynı zamanda Türkiye'nin endüstriyel ve sosyal tarihine ışık tutan bir yapım olmasıyla da dikkat çekmektedir. Maden işçilerinin birlikte verdikleri 'Ekmek Savaşı', Zonguldak'ın hafızasında önemli bir yer tutmaktadır.
10. Kıskanmak (2009)
2009 yapımı 'Kıskanmak' filmi, Zonguldak'ın özgün atmosferinde geçen dramatik bir hikayeyi beyaz perdeye taşıyor. Seniha ile Halit'in yaşadığı aile dramını konu alan film, duygu yüklü sahneleri ve etkileyici hikayesiyle izleyenleri derinden etkilemeyi başarıyor.
Anne ve babasını kaybetmiş iki kardeş olan Seniha ve Halit, 40'lı yaşlarında ve birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Halit, kendisinden genç olan Mükerrem ile evlidir. Üçlü, bir iş vesilesiyle İstanbul'dan Zonguldak'a doğru yola çıkarlar. Ancak bu seyahat, aile içinde derin izler bırakacak olaylara gebe bir dönemin başlangıcını işaret eder.
Mükerrem'in gençliği ve güzelliği, görümcesi Seniha tarafından kıskançlıkla karşılanır. Başta iyi geçinen iki kadın arasındaki ilişki, zamanla bir çekişmeye dönüşür. Mükerrem'in mutsuz evliliği devam ederken, Cumhuriyet balosunda tanıştığı genç, yakışıklı ve zengin Nüzhet ile aralarında başlayan ilişki, hikayenin seyrini tamamen değiştirir.
Filmde, bu dört karakterin bir gecede yaşamlarının dönüm noktasına gelmeleri ve hayatlarının çıkmaz sokaklarına girmeleri anlatılıyor. 'Kıskanmak', Zonguldak'ın eşsiz atmosferinde geçen, duygusal yoğunluğu yüksek bir aile dramını konu alarak izleyicileri etkilemeyi hedefliyor.
11. Kelebeğin Rüyası (2013)
Zonguldak, 2013 yapımı 'Kelebeğin Rüyası' filmine ev sahipliği yapıyor. 1941 yılında başlayan hikaye, Zonguldak'ın madenci kentinde memuriyet hayatını sürdüren iki genç şair, Rüştü Onur (Mert Fırat) ve Muzaffer Tayyip Uslu (Kıvanç Tatlıtuğ) üzerinden şekilleniyor.
Bu dönemde, Türkiye'nin henüz tam anlamıyla modernleşme çabalarının olduğu bir atmosferde, genç Cumhuriyet’in mücadeleleri ve Avrupa'da II. Dünya Savaşı'nın gölgesi altında geçen olaylar, filmin temelini oluşturuyor.
Zonguldak'ın madenci kentinde, genç şairler Rüştü ve Muzaffer, toplumun henüz sanata ve şiire yabancı olduğu bir dönemde, bu alanda çabalarını sürdürmektedirler.
Şiiri topluma sevdirmeye çalışan bu iki genç, aynı zamanda kendi sağlık sorunlarıyla da mücadele etmektedirler.
Suzan Özsöy (Belçim Bilgin) karakterinin Zonguldak'a geri dönüşü, Rüştü ve Muzaffer'in şiire olan inançlarını daha da artırır. Muzaffer'in Suzan'a duyduğu aşk, genç yaşta yaşanan verem tehdidiyle karışır.
Suzan'ın ailesinin isteğine rağmen, gençler arasındaki arkadaşlık ve aşk, zamanla sağlık sorunlarıyla daha karmaşık bir hal alır.
Verem hastalığının tehdidi altında, Rüştü ve Muzaffer, kendi geleceklerini inşa etmek için mücadele verirler. Genç şairlerin sanatla, aşkla, ve sağlıkla iç içe geçen öyküsü, Zonguldak'ın tarihindeki iz bırakan anlardan birini beyaz perdeye taşıyor.
'Kelebeğin Rüyası', duygu yüklü hikayesi ve Zonguldak'ın atmosferini başarılı bir şekilde yansıtmasıyla izleyicilere unutulmaz anlar yaşatıyor.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te İmza Gazetesi sitemize
abone olun.