GENEL

Maya'ların yöntemi su sorununa çare olacak!

Dünya'nın en büyük sorunu yakın gelecekte su sorunu olacağı ön görüler arasında yer alıyor. Eski medeniyetlerden Maya'ların yöntemlerinin su sorununu çözeceği düşünülüyor.

Abone Ol

İspanyol öncesi uygarlığın insanları susuz bırakmamak için attığı adımları özetleyen çalışmanın yazarı Lisa Lucero, iyi yönetilen rezervuarların, kimyasal arıtmaya gerek kalmadan suyu filtrelemek için fiziksel ve biyolojik süreçlere dayanan modern inşa edilmiş sulak alanlarla aynı şekilde hareket ettiğini söylüyor.

Lisa Lucero makalesinde, merkezi Mezoamerika olan Maya Krallığı’nda her yıl yaklaşık beş ay süren kurak bir mevsim yaşandığını ve bu süre zarfında “nehir seviyelerinin düştüğünü, bulanık ve hastalıklı hale geldiğini” yazıyor.

“Mayalar mevsimsel su kıtlığını dengelemek için, kurak mevsim suyunun ana kaynağı olan rezervuarlar inşa etti. Bu depolar, Maya İmparatorluğu’nu bin yıldan fazla bir süre boyunca ayakta tuttu.”

Bu rezervuarların en büyükleri arasında, Tikal şehrine su sağlayan ve 900.000 metreküpten fazla su tutabilen rezervuar bulunuyordu. Lucero’nun hesaplamalarına göre bu miktar, Tikal’in en parlak döneminde burada yaşayan 80.000 kişinin günlük içme, yıkanma ve yemek pişirme ihtiyaçlarını karşılamak için fazlasıyla yeterliydi.

Tikal’in rezervuarının daha önceki analizleri, tabanının yaklaşık 30 kilometre uzaklıktan ithal edilen ve sudaki yabancı maddeleri ve patojenleri filtrelemeye yarayan volkanik zeolit kumu ile kaplı olduğunu ortaya çıkarmıştı. Bu doğal filtreleme sistemine ek olarak, Mayalar rezervuarların durgunlaşmasını önlemek için sukamışı, saz ve sümbül gibi su bitkileri de kullandı.

Bu tür bitkiler azot ve fosfor gibi besin maddelerini sudan uzaklaştırarak tehlikeli alglerin büyümesini sınırlandırıyor. Lucero’ya göre nilüfer, temiz suyla olan ilişkisi nedeniyle antik Maya kültüründe özellikle saygı duyulan bir bitkiydi ve bu nedenle kraliyetle bağlantılıydı.

Lucero, “Krallar ve nilüferler anıtsal mimaride, stellerde, duvar resimlerinde ve taşınabilir nesnelerde birlikte tasvir edilirdi.” diyor. “Aslında krallar nilüfer başlıkları takarlardı. Yazıtlarda ayrıca Nab Winik Makna veya Nilüfer krallarından ve Ah Nab veya Nilüfer Halkından (Maya soyluları) bahsediliyor.”

Mayalar nilüferlerin büyümesini teşvik etmek için rezervuarları kille kaplıyorlardı. Bunun karşılığında nilüferler rezervuarları gölgeleyerek suyu serin tutuyor ve alg birikimini önlüyor, aynı zamanda sivrisinekleri ve diğer zararlı böcekleri avlayan yusufçuklar, balıklar ve kaplumbağalar için bir yaşam alanı sağlıyordu. Aynı zamanda, balık dışkısı ve ölü su bitkilerinin toplanması Mayalara tarım arazileri için yüksek kaliteli besin sağlıyordu.

Modern ve gelecekteki su ihtiyaçlarını ele alan Lucero, antik Mayalar tarafından yaratılanlara benzer inşa edilmiş sulak alanların “herkesin temiz suya erişimini sağlamak için Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6’nın yerine getirilmesine katkıda bulunabileceğini” söylüyor.

“Sulak alanların bakımı için kimyasalların veya fosil yakıtların kullanılması gerekmez ve ilk emek yoğun çıktının ardından kendi kendini temizler ve bazı bakımlarla kendi kendine yeterli hale gelir.”

Böyle bir sistemin nasıl uygulanabileceğini tartışan Lucero, “çeşitli boyutlarda sulak alanlar inşa etmenin yanı sıra, aileler ve topluluklar, örneğin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki milyonlarca yüzme havuzunu sulak alanlara dönüştürebilir” diyor.

Lucero, bunu yaparak, sonunda şiddetli kuraklığa yenik düşen Maya uygarlığının yaşadığı kaderden kaçınma şansımızı artırabileceğimizi söylüyor.