ZONGULDAK

Esnaftan “Türki devletleri ve Kıbrıs” yorumu!

Zonguldak’ın tanınmış köklü esnaflarından İbrahim Başçı, dikkat çekici “Türki devletleri ve Kıbrıs” yorumunda bulundu.

Abone Ol

Gazeteci Orhan Akyüz’ün haberine göre, emeğin başkenti kömür kent olarak da bilinen Zonguldak’ın şehir merkezindeki tanınmış köklü esnaflarından İbrahim Başçı’nın, “Türki devletleri ve Kıbrıs” başlıklı sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımı şöyle:
“1991’de Sovyetler Birliği çökünce, bünyesinde bulunan birçok  
Cumhuriyetler gibi Türki devletler  Kazakistan, Türkmenistan, Tacikistan Kırgızistan ve Özbekistan istiklallerini ilan ettiler. Ve onları ilk tanıyan devlet ‘Ağabey dedikleri Türkiye Cumhuriyeti devleti oldu, bu acemi dönemlerinde her türlü katkı, destek ve yardım yaparak onlara gönül verdi. Onlar da ilk büyükelçilik açma onurunu, Türkiye’ye en güzel ve en merkezi  mevkideki binalarını tahsis ederek karşılık verdiler.

‘KÖPRÜNÜN ALTINDAN ÇOK SULAR AKTI’

Köprünün altından çok sular aktı, gitti zaman içinde… Dış politikada ne gibi gelişmeler oldu, ne gitti, ne geldi? Bu sorunun cevabını elbette uzmanlar ve yetkili ağızlardan dinlemek en doğru ve isabetli iş. 

‘KIBRIS’A DA MİM KOYMAKTADIRLAR’ 

Ama şunu iyi biliyoruz, Orta Doğu’nun   petrol ve gaz alanlarına göz diken devletler, aynı şekilde Doğu Akdeniz havzasındaki   yeraltı zenginliklerine ve o bölgede batmayan uçak gemisi Kıbrıs’a da ‘mim’ koymaktadırlar. Bu amaçla zamana yayılan planların olduğu bölgedeki gelişmelerden  anlayabiliyor ve takip edebiliyoruz.

İNGİLTERE’NİN BAŞBAKANLARINDAN LORD PALMERSTON’UN SÖZÜ

Bu bağlamda 4 Nisan 2025’te, Türki devletler ve AB (Avrupa Birliği) arasında yapılan görüşmelerde bu devletlere 12  milyar avroluk bir yatırım taahhüdünde  bulunuldu. Ancak bunun siyasi koşulu  olarak bu devletler, Güney Kıbrıs’ta büyükelçilik açtılar. Bütün bu gelişmeler, İngilterenin başbakanlarından Lord Palmerston’nun 1848’de Avam Kamarası’nda söylediği gibi ‘İngiltere’nin ebedi dost ve düşmanları yoktur, değişmez menfaatleri vardır’ sözünü hatırlamakta ve bu sözün hala beynelmilel temaslarda  geçer akçe olduğu görüşünü daima göz  önünde bulundurmanın önemini  kuvvetlendirmektedir.”