1970'li yıllarda çerçiler vardı. Eşeğe yüklenmiş iki sandık ile Köroğlu Dağlarının eteğindeki köyümüze gelirdi.
Camiinin önüne sandıkları boşaltırdı.
***
Sakız, şeker, bisküvi, lokum, oyuncak, kap-kacak vb. satardı.
Para, yün, eski bakır, eski alüminyum, eski naylon ayakkabı, yumurta ile alışveriş olurdu.
***
Çayırlarda, çalılıklarda dolaşan koyun ve keçiler küçük küçük yün parçalarını buralara bırakırdı.
Çocuklar arada bir çalılık yerleri dolaşarak takılmış yün parçalarını toplardı.
***
Araziden toplanan yün parçaları, eski naylon ayakkabılar, alüminyum eşyalar, bakır kaplar, yumurtalar çerçide sakıza, bisküviye, leblebiye, lokuma dönüşürdü.
***
1970'li yılların karanlık, itici, soğuk, dertli, yalnız, kurak, çalılık, derbeder, çaresiz, aşsız, umutsuz günleri 50 yıl geride kaldı.
Artık böyle fakir günler pek yok. Belki yüzde 5-10'luk bir kitle böyle yaşıyordur...
***
Bugün The Trader (çerçi, tüccar) adlı mini belgeseli izledim. Çekimler yapaylıktan uzak.
23 dakika süren ama anlayana 23 saat gibi gelen belgesel komşu ülke Gürcistan'da çekilmiş. 8-10 defa gittiğim bu ülkenin çaresizliği, fakirliği, umutsuzluğu, garip çocukları, geçim durumları öylesine hakiki yansıtılmış ki ağlamadan duramazsınız.
***
The Trader adlı belgeseli bir vakit izleyiniz derim.
Bunu nerede bulurum diyenler için bir link sunayım:
Ali Özdemir
0505 220 83 85
03.05.2020