14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimler sonucunda Türk Milleti istikrar diyerek Cumhur ittifakı ortaklarından yana tercih yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yeniden yetki verdi.
Sayın Cumhurbaşkanı yemin ederek göreve başladı ve yeni kabineyi kurarak 100. Yıl coşkusunun da düğmesine bastı. İlk hedef hayat pahalılığına neden olan enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesi için çalışmalar başlatıldı.
Gelişen bu yeniliklerin sonucunu bekleyen vatandaşlar ilk önce asgari ücretin artışıyla birlikte biraz olsun rahatladı ve ardından da memurların maaş artışı ve 22 bin lira maaş alacak olmaları bir başka memnunluk uyandırdı.
Bundan sonra gözler memur emeklisi ve SSK-Bağ Kur emeklilerinin maaşlarının nasıl sonuçlanacağına çevrildi ancak Sayın Cumhurbaşkanının tüm emeklilere yüzde 25 vermesi memnuniyetle karşılanmazken eleştiriler de peş peşe gelmeye başladı. Çünkü memur ile emekliler arasındaki maaş farkı arasında ciddi bir uçurum ortaya çıkardı. Bunu kabul etmek elbette mümkün değildi.
Bu rahatsızlığı gören Cumhur ittifakı ortaklarından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ile Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici bu artışın yarattığı memnuniyetsizliği dile getirerek Cumhurbaşkanına çağrıda bulunarak emeklilerin bu mağduriyetinin giderilmesini istediler.
Nitekim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de basının karşısına geçerek partisinin grup toplantısında emekli maaşlarıyla ilgili dikkat çeken bir çağrıda bulundu. Bahçeli, "Emeklilerimizi yüzde 25'lik maaş artışı makul ve yeterli bulunmamıştır. Bizim isteğimiz; memurlara uygulanan 8 bin 77 TL'lik seyyanen zammın emeklilere de uygulanmasıdır" dedi.
Sayın Devlet Bahçeli’ye böyle bir duyarlı davranış ve mağdur duruma gelen emekli vatandaşlarının yanında olduğu için teşekkür etmek gerekir doğrusu da budur.
Buradan şunu söylemeden geçemeyeceğim. Bu ülkenin emeklileri her zaman olduğu gibi neden devletin sırtında yük gibi görülüyor. Oysa bu emeklilerin yüzde olarak büyük bir çoğunluğu yıllardır sayın Cumhurbaşkanının yanında dik durarak oylarını buraya vermese seçimlerin sonucu bu şekilde olur muydu? diye de soruyorum.
Vatanına, Milletine, Devletine ve altında yaşadığı Ay-Yıldızlı bayrağa bağlı, saygı duyan ve yaşantılarının son dönemlerinde biraz olsun rahat yaşamak isteyen bu güzel insanların yanında olmak insan onuruna yakışır bir ücretin verilmesi sosyal bir devletin gereği ve görevidir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan her defasında ne diyordu, “Çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyonun altında ezdirmeyeceğiz.” O halde seçim biter bitmez yediden yetmişe her kaleme zam geldiğine göre böyle bir ücretle bu insanların ay sonunu getirmesini beklemek tek kelimeyle sefalete mahkûm etmek anlamı taşır. Sayın Cumhurbaşkanımızdan emeklilerimizin ricası bu işi bir an önce yeniden çözüme kavuşturun ve toplumu rahatlatın.
Yazımızın başlığında ne dedik.
“Bu işi çözerse Devlet çözer.”
İsmi gibi Devlet Bahçeli pası Devletin başı Sayın Erdoğan’a yolladı.
Devlet’in Reisi de inşallah bu olumsuz tabloyu olumluya çevirir çözer de emeklimiz biraz olsun rahat nefes alır. Bu parayla bırakın geçinmeyi ekmek-su-zeytin-peynir-yumurta-yağ-patates-soğan derken geçmiş olsun…
Durum gayet açık ve net emekliler biraz olsun insanca yaşamak istiyor. Döviz uçtu, yabancılar ve emekli turistler bir aylığıyla benim güzel ülkemde yiyip içip eğlenip paşalar gibi tatilini yapıp giderken bu ülkenin emeklileri de yaşadıkları şehirden dışarı gidemiyor.
Tatil mi dediniz? Onlar tatili ve tatil yapanları TV’den izliyor. Kalın sağlıcakla…