Batı Karadeniz’in önemli turizm merkezlerinden Kastamonu’nun 2 bin rakımlı yaylaları, Ramazan Bayramının ardından yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte misafirlerini bekliyor. Günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak isteyen tatilcilerin gözde mekanları arasında yer alan Kastamonu’nun 2 bin rakımlı yaylaları, sokağa çıkma kısıtlamasının ardından hazırlıklarına başladı. Ramazan Bayramının ardından turizm sezonuna hazırlıklarını sürdüren işletmeler, kış mevsiminde yer yer 1,5 metreye bulan kar yağışından ötürü zarar gören iş yerlerini onarıyor. Tam kapanma sürecinin ardından kademeli normalleşmenin başlatılmasıyla birlikte tatilcilerini beklemeye başlayan işletme sahipleri, korona virüs tedbirleri nedeniyle sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı dönemde hem doğadan hem de denizden uzak kalan vatandaşlar için hazırlıklarını aralıksız sürdürüyor. Bu kapsamda 2 bin rakıma sahip Kastamonu-Bozkurt karayolu üzerindeki Yaralıgöz ve Isırganlık mevkisinde bulunan yaylalar, hem yeşilin tüm tonlarıyla sunduğu güzelliklerin yanı sıra Karadeniz’in mavi tonlarıyla görsel şölen sunuyor. Buradaki yaylaları ziyaret eden tatilciler, hem doğa hem de deniz havası alarak ayrıca doğanın sunduğu güzellikleri izleme imkanı buluyor. Buraların yanı sıra Şenpazar ile Araç ilçelerinde bulunan yaylalarda, tatilcilerin uğrak yeri hali geldi. “Çocukluk hayalimdi, bende küçük bir piknik alanı yaptım” Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğünden bekçi kadrosundan emekli olduktan sonra memleketi Bozkurt’un Ortasökü Köyüne yerleştiğini anlatan Mikail Topçu, “Burası bizim yaylamız oluyor. Çocukluğum buralarda geçti. Bir hayalim vardı. Bende bu hayalimi gerçekleştirmek için küçük çaplı bir piknik yeri yapmaya çalıştım. Alabalık yapıyorum, havuzum var. Saç kavurma yapıyorum, yöresel kahvaltı veriyoruz. Ayriyeten bal, pekmez, reçel, köy ürünleri, sebze, meyve gibi ne var ise gelen misafirlere veriyoruz” dedi. “Bu yol, Sinop ile Kastamonu’nun 4 ilçesini birbirine bağlıyor” Kastamonu-Bozkurt karayolunun işlek bir yol olduğunu söyleyen Topçu, “Sinop’un Türkeli ve Ayancık ilçeleri ile Kastamonu’nun Çatalzeytin, Abana, Bozkurt, İnebolu gibi ilçelerini birbirine bağlıyor. Buralar biraz soğuk, pandemi nedeniyle işlerimiz biraz geç açıldı. Buralara kar çok yağıyor. Burada 1 ay önce 1,5 metre kalınlığında kar vardı. Aşağı yukarı 2 metreye yakın bu yıl yine kar yağdı. Kışın kapatıyoruz kar çok yağdığı için, yaz aylarında çalışıyorum burada. Bu yüzden kar çok yağdığı için merdivenler çökmüş, çöken yerleri tamir ediyorum. Kamelyanın üzerinde branda vardı, brandayı yeniden döşeyeceğim. Çeşmenin bulunduğu yere tezgah indireceğiz. Suyumuz çok güzel, doğa harikası böyle bir su başka yerde bulamazsınız. Herkes gelip bu çeşmeden köylerden, yoldan geçenler suyunu alıp içer. Mükemmel bir sudur, kireç sıfır, kireç hiç yoktur” diye konuştu. “Yaylada yaz hazırlıklarımıza başladık” Yaylada yaz hazırlıklarına başladıklarına dikkat çeken Topçu, şöyle konuştu: “Yaklaşık 15 gündür buralarda ben çalışıyorum. Bozular yerleri tamir edip düzeltmeye çalışıyorum. Artık sezon başlayacak inşallah, bayramdan sonrasını bekliyoruz. Burası yayla havası, buradan sahil görünüyor. Buralar daha yeni yeşilleniyor. Yapraklar daha da açınca her yer yemyeşil olacak. Karşı tarafı deniz, bun bu yaylaya zaten deniz manzaralı diyorum. Biz, burada yaz aylarında bile akşamları soba yakarız. Buraya aileler gelir genelde. Buradan sobayı hiç kaldırmayız, çünkü üşüyoruz. Kuzine sobası devamlı yanar” şeklinde konuştu. “Lütfen, çöplerinizi çeşmeye değil, çöp kutusuna atın” Çöp kutusu olmasına rağmen çeşmenin içerisine çöp atılmasına tepki gösteren Topçu, şu ifadeleri kullandı: "Ben, burada bütün millet tertemiz suyunu içsin diye kendimi parçalıyorum. Yaşım 66 ama maalesef ‘Lütfen çöp atmayınız’ yazar, bizim vatandaşımız yan tarafta çöp olmasına rağmen atar. Ben, buradaki çöpü hiç buralara dahi atmam, alır buradan köyüme götürürüm, köyümde konteynırlar var, onun içerisine atarım. Burada çöp yazar ama vatandaşın gözü görmez. Ben, 1 ay önce buradan 5-6 çuval çöp topladım. Şişeleri topladım, halen topluyorum, birazı duruyor halen atacağım. İnsanımız biraz daha dikkatli olursa çok güzel olacak. Uğraşıyorum ama böyle olunca da bazen kahrediyorum.”