Olaydan 6 ay önce, 18 Nisan günü yapılan telsiz konuşmalarında metan gazının yükseldiği, devre kesicilerin çalışmadığı, elektriklerin kesilemediği, çalışma durdurulamadığı ve işçilerin tahliye edilemediği anlaşıldı. Bu bulgular, gerekli önlemlerin zamanında alınmadığını göstererek davaya yeni bir boyut kazandırdı.
Telsiz Kayıtları Kritik Uyarıları İçeriyor
Duruşmada, olaydan aylar önce gerçekleşen metan gazı yükselmesi olayına dair telsiz kayıtları da incelendi. Kayıtlarda, havadaki metan gazı oranı yüzde 5'i aşmasına rağmen, devre kesicilerin çalışmadığı ve acil tahliye işlemlerinin gerçekleştirilemediği ortaya çıktı. Bu durumun önlem alınmaması halinde faciaya yol açabileceği belirtilirken, aynı durumun 14 Ekim'de tekrar yaşanması maden faciasını kaçınılmaz hale getirdi.
Kanuna Göre Acil Müdahale Zorunluydu
Mahkemede kanunen metan gazı oranı yüzde 1,5’i geçtiğinde elektriklerin kesilmesi ve yüzde 2 seviyesine ulaştığında işçilerin acil tahliye edilmesi gerektiği vurgulandı. Ancak, telsiz kayıtlarında bu önlemlerin alınmadığı açıkça görülüyor. Facianın yaşandığı gün de benzer durumların tekrar etmesi, iş güvenliği önlemlerinin ne denli yetersiz olduğunu gözler önüne serdi.
Önlemler Alınsaydı Facia Yaşanmayabilir Miydi?
Telsiz kayıtlarına yansıyan uyarılara rağmen alınmayan önlemler, facianın önlenebilir olup olmadığına dair tartışmaları da beraberinde getirdi. Mahkemede dile getirilen bu ihmal iddiaları, facianın yaşanmaması için gereken tedbirlerin yerine getirilmediği gerekçesiyle eleştirilerin odağı haline geldi.