31 MART’IN ARDINDAN…

Rabbim, Cümlemize Ramazan Bayramını huzurlu,mutlu ve iki cihan saadetine vesile olarak idrak etmemizi nasip etsin.

Abone Ol

Bugünkü yazımızda vatandaşın gözünden AK PARTİ’nin seçimi niye kaybettiğini paylaşmaya çalışacaktık.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Ak Parti Merkez Yürütme Kurulunu (MYK) hızlıca topladı. 

Toplantı sonunda ağır seçim yenilgisi ile ilgili ilk tesbitlerini paylaştı.

Paylaşılan tesbitleri görünce, ana hatlarıyla vatandaşın adına bizim yapmış olduğumuz tesbitlerlede örtüştüğüne şahit olduk.

Bu tedbirlerde Erdoğan,

 “Kibir hastalığı” dedi.

 “Kimse layüsel değildir” dedi.

 “Vatandaşlarımızın arasına duvar ören, en büyük  düşmanımızdır”dedi.

“Emeklilerimizin serzenişlerini il ziyaretlerimizde zaten görüyorduk. 

Bütçe disiplinini bozmadan, üzerimizdeki bu baskıyı hafifletmeye çalıştık ama muaffak olamadık” dedi.

Ak Parti’ye gönül verenlerin sandığa gitmemesini hayat pahalılığı ve emeklinin geçim sıkıntısının yanında,

hem teşkilattan,

hem genel merkezden,  

hem de adaylardan  kaynaklandığını belirtti.

Aday belirleme sürecinin ve bütün bu hususların tamamının da gerektiği kadar tartışılacağını anlattı. “Gereği yapılacak” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçmenin daha öncede verdiği uyarıları dikkate alarak,

 “Bize Ömerler lazım” demişti. Yine Bestami Yazgan’ın“Kibirle yürüyüp yolu incitme”diye devam eden şiirini okuyup “kibir abidesi” haline dönmüşlere uyarı  yapmıştı.

Kısaca çakarlı araçlarla milleti rahatsız eden züppeleri,  

kısa pantolonlu kibir abidesi sonradan görmeleri,

İstikbal ve makam için birbirlerinin kuyularını kazanları söylemişti.

Ancak 22 yıllık Ak Parti iktidarında yeni “odaklar”, merkezler, kendine güç devşirenleri oluşturduğunu,

Bu oluşan odaklarla ilgili Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’a sağlıklı bilginin verilip verilmediği hususunda,

“Vatandaşımızla aramıza duvar örmek” diye başlayan Sayın Cumhurbaşkanımızın partisine yönelik öz eleştirisi sorunun çözümünde kilit ifade olsa gerektir.

Erdoğan siyasetinin temelinde, görebildiğimiz kadarıyla en geniş manada “istişare” vardı.

Bu istişareyi tüm toplum kesimleriyle ve kadrolarıyla yapardı.

Şimdi Erdoğan’ın Ekim’deki kongrede Ak Parti’yi kapsamlı bir  değişim içine sokarak, 

tekrar 2001 deki başlangıç ruhunu yakalamak için gereğini yapma vakti olduğunu düşünüyoruz.

Kısaca hasta ölmeden yaptıkları teshişten tedaviye geçerek, tekrar sağlığına kavuşturulacağını umut ediyoruz.