KİLİMLİ

175 yıldır kömürün anavatanıydı, şimdi ithal kömürün merkezi oldu

Abone Ol
  Zonguldak’ın 175 yıl önce kömürün bulunmasıyla başlayan yolculuğu, taşkömürünü ham madde olarak kullanan demir-çelik ve termik santrallerin ithal kömür kullanmaya başlamasıyla adeta sekteye uğradı. Stok sahaları tonlarca taşkömürüyle dolarken madenciler işsizlik endişesi yaşıyor. 1848 yılında kömürün bulunmasıyla madencilik sektörünün başladığı Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun yanı sıra çok sayıda rödevans (kiralama) işletmeleri yerin metrelerce altından kömür çıkarıyor. 175 yıllık havza tarihi boyunca maden işçileri yerin metrelerce altında çalışarak kömür üretti. ’Kara elmas’ olarak bilinen taşkömürü, bir zamanlar ülkenin lokomotifi olan Zonguldak’tan yine ülkenin ekonomisine katkı sağlıyor. Havzada üretilen yerli ve milli olan taşkömürüyle sanayinin bacası tütüyor. Koklaşabilir özelliği sayesinde özellikle demir-çelik üretiminde kullanılan 7 bin 500 - 8 bin kalorilik taşkömürü; elektrik üretimi için ÇATES ve Eren Enerji gibi termik santrallerde de uzun yıllar ham madde olarak kullanıldı. Taşkömürü coğrafi zorluklara rağmen üretiliyor Kömürün varoluşundan itibaren göçük ve metan gazı drenajı gibi kazalarla 5 bini aşkın maden şehidi veren Zonguldak, yıllardır kömürle anılıyor. Yaşanan maden kazalarının ardından işçi sağlığı ve iş güvenliği ön plana çıkartıldı. Alınan tedbirler artırıldı. Yer altındaki coğrafi zorluklara rağmen karaelması yeryüzüne çıkartan madenciler için iki asgari ücret uygulaması da hayata geçirildi. TTK’ya ait maden sahalarını kiralama usulüyle işleten firmalar ise maliyetlerin artmasına bir de kömürü ham madde olarak kullanan şirketlerin ithal kömür kullanmaya başlamasıyla zor günler yaşamaya başladı. Stok sahaları yerli kömürle doldu, santraller kömürü yurtdışından getirdi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerli ve milli kömürün çıkartılması yönündeki açıklamalarının ardından kömür çıkartan işletmeler stok sahalarını taşkömürüyle doldurdu. Yerli ve milli taşkömürünü ham madde olarak kullanacak olan dev şirketlerin kömürü yurt dışından ithal etmesi tepkilere neden oldu. Adeta taşkömürüne sırtını dönen ÇATES, Eren Enerji gibi dört büyük şirket karşısında 3 bine yakın maden işçisi işsizlik endişesi yaşamaya başladı. Ham maddeye yakınlığı sebebiyle bölgeye kurulan termik santraller ve fabrikaların gemilerle yurt dışından kömür getirmesi bölge halkının da tepkisine neden oldu. Zor şartlar altında yerin metrelerce altından çıkartılan yüksek kalorili tonlarca taşkömürü stok sahalarını doldurdu. Yıllık kömür ihtiyacının yüzde 5’ini karşılıyor Batı Karadeniz Maden Havzası’ndan çıkartılan; şirketlerin demir-çelik ve elektrik üretiminde ham madde olarak kullandığı taşkömürü ise yalnızca yüzde 5’lik ihtiyacı karşılıyor. Buna rağmen şirketlerin kömür ithal etmesine tepki gösteren işletmeci İsmail Ofluoğlu, "Dert sadece bizim derdimiz değil. Madenlerde çalışan bir sürü arkadaşımız işsiz kalacak. Biz bunun peşindeyiz" diyerek yaşanan soruna dikkat çekti. Dört şirketin yıllık ortalama 20 milyon tona yakın kömür ihtiyacına karşılık rödevanslı sahalardan ortalama 1 milyon tona yakın kömür üretildiğini söyleyen Ofluoğlu "Buna bile burun kıvırıyorlar" diyerek şöyle devam etti: "Yöremizde dört büyük firmamız olmasına rağmen bunların yıllık ÇATES’in 1,8 milyon ton civarında. Eren Enerji’nin 9-10 milyon ton civarında diğer iki firmanın 7-8 milyon ton kömür tükettikleri yerde bizim stoklarımızda da 10 bin ton civarında biriken kömürümüz var. Ne hikmetse Cumhurbaşkanımız yerli ve milli derken bu arkadaşlar sağ olsun Zonguldak’ımıza sırtını dönmüş durumdalar. Dert sadece bizim derdimiz değil. Bir sürü arkadaşımız işsiz kalacak. Ekmeksiz kalacak. Biz bunun peşindeyiz. Zaten sıkıntılı süreçten geçiyoruz. Bu sıkıntılı süreçte para kazanmayı değil sadece ayakta durmayı hesap ediyoruz. Toplamda sadece rödevanslı sahalardan üretilen kömür 1 milyon ton civarında. Bunu zaten dört büyük firmaya versek kullandıkları kömürün yüzde 5’ine tekabül ediyor. Buna bile burun kıvırıyorlar. Fabrikalarımızın bölgemize kurulmasının amacı zaten taşkömürü havzasına yakın olması gerekir. Çünkü bir ton demir eritebilmek için iki ton kömür kullanılması gerekir. Buna rağmen tamamen şu an sırtlarını bize dönmüş durumdalar." "Eren Enerji daha rahat para kazanabilmek amacıyla bölgeye geldi" ÇATES’in yanı sıra Eren Enerji firmasının da bölgeye santral kurma amacının havzadaki kömürü kullanmak olduğuna dikkat çeken Ofluoğlu, "Eren Enerji hatta işletmecilerden yerli kömür alacağı yönünde yazı aldı. En ufak bir sıkıntıda yerli kömüre sırtını döndü" diyerek tepkisini dile getirdi. Linyit maliyetiyle taşkömürü maliyetlerinin bir olmamasına rağmen EPDK kararlarında ayrı ayrı hesaplanmadığının da altını çizen İsmail Ofluoğlu sözlerini şöyle tamamladı: "ÇATES deseniz zaten kurulma amacı TTK’nın ikinci kalite kömüründen elektrik enerjisi üretmek. Keza Eren Enerji de bu bölgede santrali olduğu için buraya daha rahat santralini kurup para kazanabilme amacıyla gelmiştir. Hatta ilk geldiğinde iki saha almıştır. Buraya rahatlıkla santral kurabilmek için. Akabinde bizim gibi rödevanslı saha sahiplerinden de yazı alarak kömürlerini alacağı yönünde. Fakat sonra da en ufak sıkıntıda sırtını Zonguldak şehrine dönmüş durumda. Hal böyle olunca bizler sıkıntıya girdik. Yörede havzada çalışan 2 bin 500-3 bin civarında çalışan arkadaşlarımızın bir çoğu bu sebepten dolayı bu iş düzelmezse 2-3 ay içerisinde kesinlikle işsiz kalacaktır. Bunu biz tabi ki istemiyoruz. Tabi ki hoşumuza giden bir şey değil. Sesimizin çıkması zaten bu arkadaşlarımızın işsiz kalacağındandır. Bir başka sıkıntımızda EPDK. Hidroelektrikten üretilen enerjinin miktarı, linyit kömürden üretilen elektrik miktarı, taşkömüründen üretilen elektrik miktarı, güneşten üretilen elektrik miktarı gibi. Hepsinden üretilen elektrik miktarı varken ve taşkömüründen üretilen elektrik miktarı 0,98. Hal böyleyken ey EPDK siz bunu kalem kalem ayırdınız da fiyatlandırmaya gelirken neden taşkömürü ile üretilen elektrik miktarını ayırmadınız. Linyitin maliyetleriyle taşkömürü maliyetleri arasında dağlar kadar fark var. Bu sizlerin gözünden nasıl kaçtı. Cumhurbaşkanımıza sonuna kadar güveniyoruz. Ama her şeyi Cumhurbaşkanımızdan bekliyorlar. Cumhurbaşkanım lütfen size sesleniyorum. Cumhurbaşkanımız her yerde her fırsatta ’yerli ve milli üretim’ derken EPDK nasıl elektrik üretiminde taşkömürü ve linyiti birim olarak ayırıyorsanız bunların maliyetlerinin de farklı olduğunu bildiğiniz halde linyitle eş değer tuttunuz. Bunu gözünüzden nasıl kaçırdınız? Yoksa bu bir sabotaj mı? Cumhurbaşkanımız ’yerli ve milli’ derken siz yoksa bunu sabote mi ediyorsunuz." Yaşanan gelişmelerin ardından söz konusu şirketlerden biri önümüzdeki Şubat ayı itibariyle yerli kömür almayı planladığını duyurdu. Yöre halkı da bölgede kurulu olan ve varlıklarını taşkömürüne borçlu olan tüm şirketlerin yerli kömür almaya başlayacağı güne kadar tepkilerini yineleyeceklerini sözlerine ekledi.