... GÖRECEĞİZ

Abone Ol

1800'lü yıllardan beri bizim içimizde yuvalanıp her fırsatta bizi bitirmek için fırsatlar kollayan Mason locaları bugüne kadar hep kullandıkları yaldızlı laflarla,

Akı kara, karayı ak göstererek,
Emperyalistleri barış gönüllüleri,
Vatanperverleri ötekileştirerek, 
dost ve kardeş ülkeleri ise ayak bağı gibi gösterip,
Emperyalist kültürü benimseyenleri ilerici, milli ve manevi değerleri benimseyenleri gerici diye algılatarak,

Vatan hainlerini vatanperver,
Masonların yetiştirdiklerini hürriyet aşığı diye tanıtarak,
Kıymetli liderlerimizi ötekileştirip kıymetsizleştirerek kahramanlarımızı değil, 
hain veya ödlekleri rol model olarak sundular.

Osmanlı’yı yeniden büyük bir kalkınma hamlesi ile heyecanlandıran Sultan Abdülaziz Hanın genç yaşta Masonların eli ile hal’ledilip para ile öldürtülmesi,

Tıpkı 33 yıllık yönetiminde Yahudiye Filistin de toprak satmadığı için her türlü iftiraya maruz kalan 2. Abdülhamit Han’ın Kızıl Sultan lakabı ile Mason localarının yetiştirdiği sözde Osmanlı Aydınlarınca ötekileştirilip nefret ve kin tutturularak, 
Ermeni, Yahudi ve Arnavut’tan oluşmuş heyet  ile Hal edilmesinin sağlanması,

sonrada 5-6 sene içinde koca imparatorluğun parçalanmasını sağlayan  Masonların dümenindeki JÖN Türkler’in parlatılması ve rol model yapılması gibi.

Sonra genç Türkiye’de taş üstüne taş koyanları ötekileştirip, 
nefret ve kinle gözleri ve vicdanları karartmayı başardıkları ve hep Emperyalistlerin kuklaları olmuşların ise parlatılması gibi.

Bu ülkenin geri kalmışlığına isyan edip refah ve gelişme adına büyük adımlar atanlar hep aşağılandı,
iftiralara uğradı,
ötekileştirildi ve hep yalan dolanlarla nefret ve kin duyulması sağlandı.

Şehit Başbakan ADNAN MENDERES’e öğrencileri öldürüp kıyma yapıyor diyecek kadar aşağılık ve uçuk iftiralar attılar,
ancak bu ve benzeri iftiralarla şehit etmeyide marifet bildiler.

Zaman zaman sözümüzü dinlemiyor diye Süleyman DEMİREL ‘in eşine bile iftira atıp değersizleştirdiler,
ne zaman tam itaat etti o gün yine kıymetli yapıverdiler.

Rahmetli Turgut ÖZAL’a söz geçiremedikleri için yapmadıklarını bırakmadılar,
Halkta nefret ve kini sağlayabilmek için eşini kızını bir an kullanmaktan geri durmadılar.
ÖZAL ölünce veya öldürülünce de sözde o ahlaksızlıklar hiç konuşulmaz oluverdi.

Sonrada öve öve bitiremedikleri ekonomi profesörü Tansu ÇİLLER’İ parlattılar,
Tansu ÇİLLER’de bu malum kesime tabi olmayınca hızla karalama kampanyası başlatılıp, etkisizleştirdiler.
Diz çöküp tekrar emirlerine giren DEMİREL’ide birden parlatıverdiler.

2002'de iktidara adım atan RECEP TAYYİP ERDOĞAN, NECMETTİN ERBAKAN’IN başına gelenlerden de ders alarak biraz uysal davranıp kadrolaşmaya çalışarak bu dönemi dönüşüp,kadrolaşma ve gelişme adına kullandı.

Sonrada bunlardan ülkeyi kurtarma kararlılığı ve Yahudiye açıktan meydan okuması görülünce, asırlardır uyguladıkları ötekileştirip değersizleştirme hamlesine geçildi.

İçerideki kullanışlı FETÖ aparatları ile evvela ERDOĞAN’a karşı malum KİN ve NEFRET duyulmasına ve akabinde 15 Temmuz 2017’de kanlı ayaklanmayı girişildi.

Yine başarılı olmayınca da ABD emrindeki FETÖ-PKK-DEAŞ-DHKP-C gibi terör aparatları ile Güney Doğuda ayaklanmalar sayesinde diz çöktürmek istediler, 
oda olmayınca SİYONİSTLERİN emrindeki FETÖ-PKK gibi gizli ve gizemli yapılar tüm Partilerde harekete geçti ve bulundukları partileri ele geçirme gayretleri başladı.

Partilerinde başarılı olmayanlar bu sefer yeni partilerde buluştu ve bir birine benzemez görünselerde hepsi el birliği ile RECEP TAYYİP ERDOĞAN düşmanlığında, 
nefret ve kin söyleminde buluşturuldu.

Şimdi de aynı senaryonun devam ettiği çok açık KANDİL TV 'lerden pervasızca açıklıyor, 
RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A karşı KENTSEL UZLAŞIYA gidin.

Hızla talimatın gereği yerine getirilmiyor mu ?

Bu altın tepside TÜRKİYE ittifakı diye sunulmuyor mu?

Bu ittifak için yani KANDİL’in adaylarına yer açmak için mevcut adaylardan rahatsızlığı gerekçe göstererek istifalar alınıp yeni adaylar ve yeni meclis adayları ortaya çıkarılmıyor mu ?

Bizlerden ise geçim sıkıntıları ve bazı yanlış uygulamaları öne çıkarıp kendi davalarının önündeki en büyük engel olan RECEP TAYYİP ERDOĞAN’a düşman olarak kendilerine hizmetçi olmamızı istemiyorlar mı?

Sonuçta 31 Mart’ta verdiğimiz veya vereceğimiz oylarla ya siyonistlerin hizmetçisi yada onların önünde dağ gibi duranı olabilecekmiyiz göreceğiz.